English    Türkçe    فارسی   

3
1634-1643

  • اندر آن که بود اشجار و ثمار ** بس مرودی کوهی آنجا بی‌شمار
  • O dağlarda ağaçlar, meyveler, sayısız elmalar, armutlar, narlar vardı.
  • گفت آن درویش یا رب با تو من ** عهد کردم زین نچینم در زمن 1635
  • Allah’a “Yarabbi seninle ahdım olsun. Bu ağaçlardan meyve toplamayayım.
  • جز از آن میوه که باد انداختش ** من نچینم از درخت منتعش
  • Rüzgârla yere düşen meyvelerden başka hiçbir meyve yemeyeyim, elimi hiçbir dala uzatmayayım.” dedi.
  • مدتی بر نذر خود بودش وفا ** تا در آمد امتحانات قضا
  • Bir müddet nezrine vefa etti. Fakat nihayet kaza ve kaderin imtihanları çıkageldi.
  • زین سبب فرمود استثنا کنید ** گر خدا خواهد به پیمان بر زنید
  • Bu yüzden, sözlerinizde daima inşallah deyin, ahitlerinizde de Allah dilerse sözünü söyleyin.
  • هر زمان دل را دگر میلی دهم ** هرنفس بر دل دگر داغی نهم
  • Çünkü ben, gönle her zaman başka bir meyil verir, her an gönle başka bir dağ vururum.
  • کل اصباح لنا شان جدید ** کل شیء عن مرادی لا یحید 1640
  • Biz her sabah yeni bi işte, yeni bir güçteyiz. Her şey, bizim dileğimize göre meydana gelir denmiştir.
  • در حدیث آمد که دل همچون پریست ** در بیابانی اسیر صرصریست
  • Hadiste “ Gönül, ovada rüzgârlara tabi bir tüy benzer.
  • باد پر را هر طرف راند گزاف ** گه چپ و گه راست با صد اختلاف
  • Rüzgâr, tüyü her tarafa uçurur, gâh sola, gâh sağa götürür durur.” denmektedir.
  • در حدیث دیگر این دل دان چنان ** کب جوشان ز آتش اندر قازغان
  • Başka bir hadiste de denmiştir ki: “ Bu gönlü ateş üstündeki kazanda kaynayan bir su bil!”