English    Türkçe    فارسی   

3
2234-2243

  • تا بافسون مالک دلها شویم ** این نمی‌بینیم ما کاندر گویم
  • Afsunlarla gönüller alalım deriz ama çukura düştüğümüzü görmeyiz.
  • در گوی و در چهی ای قلتبان ** دست وا دار از سبال دیگران 2235
  • Behey kaltaban, çukura düşmüşsün, kuyudasın sen. Başkalarını bırak, kendine bak!
  • چون به بستانی رسی زیبا و خوش ** بعد از آن دامان خلقان گیر و کش
  • Güzel hoş bir bahçeye var da ondan sonra halkın eteğini tut, çek!
  • ای مقیم حبس چار و پنج و شش ** نغز جایی دیگران را هم بکش
  • Ey dört unsurlu beş duyguya, altı cihete hapis olup kalmış adam, ne güzel yerin var, hadi, başkalarını da çek oraya!
  • ای چو خربنده حریف کون خر ** بوسه گاهی یافتی ما را ببر
  • Ey eşeğe kul olan, ey eşeğin kuyruğunun altına lâyık olan, öpülecek bir yer buldunsa hadi bizi de götür!
  • چون ندادت بندگی دوست دست ** میل شاهی از کجاات خاستست
  • Sevgilinin kulluğu, sana el vermedikçe bu padişahlık meyli nereden geldi sana?
  • در هوای آنک گویندت زهی ** بسته‌ای در گردن جانت زهی 2240
  • Sen, halkın sana aferin, yaşa demesi halkın takdir etmesi havasındasın! Hâlbuki canının boynuna bir kiriştir bağlamışsın!
  • روبها این دم حیلت را بهل ** وقف کن دل بر خداوندان دل
  • Behey tilki, bu hile kuyruğunu bırak, gönlünü, gönül sahiplerine vakfet.
  • در پناه شیر کم ناید کباب ** روبها تو سوی جیفه کم شتاب
  • Aslana sığınırsan kebabın azalmaz… Murdar ölü etine pek koşma!
  • تو دلا منظور حق آنگه شوی ** که چو جزوی سوی کل خود روی
  • Gönül, sen bir cüz’e benzersin, küllüne varır, ulaşırsan Allah’a makbul olursun.