English    Türkçe    فارسی   

3
356-365

  • او همی‌گوید عجب این قبض چیست ** قبض آن مظلوم کز شرت گریست
  • O, bu sıkıntı, bu darlık nedir ki, der. Şerrinden ağlayan mazlum yok mu? İşte onun sıkıntısı, onun darlığı.
  • چون بدین قبض التفاتی کم کند ** باد اصرار آتشش را دم کند
  • Bu darlığa, bu sıkıntıya pek aldırış etmezse bu inadının rüzgârı ateşini üfler.
  • قبض دل قبض عوان شد لاجرم ** گشت محسوس آن معانی زد علم
  • Hulâsa gönül sıkıntısı, memurların sıkıştırması hâline gelir, o manalar, duyulur, görülür bir hâle gelip meydana çıkar.
  • غصه‌ها زندان شدست و چارمیخ ** غصه بیخست و بروید شاخ بیخ
  • Dertler, zindan ve çarmıh olur. Dert; köktür, kök; dal budak verir.
  • بیخ پنهان بود هم شد آشکار ** قبض و بسط اندرون بیخی شمار 360
  • Kök gizliydi, meydana çıktı. Sen de darlığını, ferahlığını bir kök bil.
  • چونک بیخ بد بود زودش بزن ** تا نروید زشت‌خاری در چمن
  • Kötü kökse hemencecik, çabucak onu sök ki çimenlikte çirkin bir diken çıkmasın.
  • قبض دیدی چاره‌ی آن قبض کن ** زانک سرها جمله می‌روید ز بن
  • İç sıkıntısı görünce ona bir çare bul. Çünkü dallar, hep kökten meydana gelir.
  • بسط دیدی بسط خود را آب ده ** چون بر آید میوه با اصحاب ده
  • Genişlik gördün mü de onu sula, yetişip meyve verince dostlara dağıt.
  • باقی قصه‌ی اهل سبا
  • Seba’lılar hikâyesi
  • آن سبا ز اهل صبا بودند و خام ** کارشان کفران نعمت با کرام
  • Seba’lılar, heveslerine uymuş ham kişilerdi. İşleri, güçleri büyüklerin nimetlerine karşı nankörlükte bulunmaktı.
  • باشد آن کفران نعمت در مثال ** که کنی با محسن خود تو جدال 365
  • Bu nankörlük, âdeta sana ihsan eden adama karşı kötülükte bulunmana, onunla savaşmana benzer.