English    Türkçe    فارسی   

3
3604-3613

  • گر هزاران طالب‌اند و یک ملول ** از رسالت باز می‌ماند رسول
  • Binlerce istekli olsa da bir de usanan kişi bulunsa elçi, elçilik yapmak istemez, gönlü soğur.
  • این رسولان ضمیر رازگو ** مستمع خواهند اسرافیل‌خو 3605
  • Bu sır söyleyen gönül elçileri, İsrafil huylu dinleyici isterler.
  • نخوتی دارند و کبری چون شهان ** چاکری خواهند از اهل جهان
  • Padişahlar gibi azamet sahibidir bunlar. Cihan halkından kulluk isterler.
  • تا ادبهاشان بجاگه ناوری ** از رسالتشان چگونه بر خوری
  • Huzurlarında edebe riayet etmedikçe elçiliklerinden nasıl faydalanabilirsin?
  • کی رسانند آن امانت را بتو ** تا نباشی پیششان راکع دوتو
  • Önlerinde iki büklüm eğilmedikçe o emaneti sana verirler mi hiç?
  • هر ادبشان کی همی‌آید پسند ** کامدند ایشان ز ایوان بلند
  • Onlarca öyle her edep, her terbiye de beğenilmez. Çünkü onlar, ulu bir tapıdan gelmişlerdir.
  • نه گدایانند کز هر خدمتی ** از تو دارند ای مزور منتی 3610
  • Onlar yoksul değiller ki ettiğin hizmetlere karşı teşekkür etsinler, minnet altında kalsınlar a müzevir!
  • لیک با بی‌رغبتیها ای ضمیر ** صدقه‌ی سلطان بیفشان وا مگیر
  • Fakat ey gönül, bunca rağbetsizliğie rağmen sen yine padişahın sadakasını saç, esirgeme!
  • اسپ خود را ای رسول آسمان ** در ملولان منگر و اندر جهان
  • Ey gökyüzünün elçisi, sen usananlara bakma, atını sıçratadur, oynatadur!
  • فرخ آن ترکی که استیزه نهد ** اسپش اندر خندق آتش جهد
  • Ne mutludur ki o Türk ki savaşa girişir, dayanır da atını ateşler dolu hendeğe bile sürer, ateşler dolu hendekten bile sıçratır…