English    Türkçe    فارسی   

3
4492-4501

  • باز این اندیشه را از فکر خویش ** کور می‌کردند و دفع از ذکر خویش
  • Sonra yine fikirlerindeki bu düşünceyi körletiyorlar, bu sözleri bırakarak diyorlardı ki:
  • کین تفکرمان هم از ادبار رست ** که صواب او شود در دل درست
  • “Bu düşüncemiz de işimizin tersine gitmesinden meydana geldi; gönlümüzde onun doğru olduğuna dair bir düşüncedir peydahlandı.
  • خود چه شد گر غالب آمد چند بار ** هر کسی را غالب آرد روزگار
  • Birkaç kere galip geldiyse ne oldu ki… Bundan ne çıkar? Zaman da herkese galebe çalıyor!
  • ما هم از ایام بخت‌آور شدیم ** بارها بر وی مظفر آمدیم 4495
  • Biz de zamaneden kâm aldık, bizim bahtımız da yaver oldu… Biz de ona birkaç kere üst geldik.”
  • باز گفتندی که گرچه او شکست ** چون شکست ما نبود آن زشت و پست
  • Sonra yine “O da mağlûp oldu ama mağlûp oluşu, bizim mağlup oluşumuz gibi çirkince, alçakça değildi.
  • زانک بخت نیک او را در شکست ** داد صد شادی پنهان زیردست
  • İyi bahtı o bozgunlukta, o mağlûbiyette bile ona el altından gizlice yüzlerce neşe verdi.
  • کو باشکسته نمی‌مانست هیچ ** که نه غم بودش در آن نه پیچ پیچ
  • Hatta o, hiç de mağlûba benzemiyordu. Ne gamı vardı, ne üzülüyordu” demekteydiler.
  • چون نشان مومنان مغلوبیست ** لیک در اشکست ممن خوبیست
  • Müminlerin nişanesi mağlûbiyettir ama müminin alt oluşunda da bir güzellik var!
  • گر تو مشک و عنبری را بشکنی ** عالمی از فوح ریحان پر کنی 4500
  • Misk ve amberi kırsan dünyayı güzel kokularla doldurursun.
  • ور شکستی ناگهان سرگین خر ** خانه‌ها پر گند گردد تا به سر
  • Fakat ansızın eşek tezeğini kırsan evler, baştanbaşa pis kokuyla dolar.