English    Türkçe    فارسی   

3
4500-4509

  • گر تو مشک و عنبری را بشکنی ** عالمی از فوح ریحان پر کنی 4500
  • Misk ve amberi kırsan dünyayı güzel kokularla doldurursun.
  • ور شکستی ناگهان سرگین خر ** خانه‌ها پر گند گردد تا به سر
  • Fakat ansızın eşek tezeğini kırsan evler, baştanbaşa pis kokuyla dolar.
  • وقت واگشت حدیبیه بذل ** دولت انا فتحنا زد دهل
  • Peygamber, perişan bir halde Hudeybiye’den dönerken “İnna Fetahnâ” devletinin davulu çalındı.
  • سر آنک بی‌مراد بازگشتن رسول علیه السلام از حدیبیه حق تعالی لقب آن فتح کرد کی انا فتحنا کی به صورت غلق بود و به معنی فتح چنانک شکستن مشک به ظاهر شکستن است و به معنی درست کردنست مشکی او را و تکمیل فواید اوست
  • Rasûl aleyhisselâm’ın Hudeybiye’den dönüşüne Ulu Allah’ın “İnnâ fetahnâ” diye fetih demesindeki sır… o dönüş görünüşte muratsızlığın ta kendisiydi, fakat hakikatte fetihti. Nitekim miski kırmak da görünüşte kırma, hakikatte onun misk oluşunu bildirmek, faydalarını tamamlamaktır
  • آمدش پیغام از دولت که رو ** تو ز منع این ظفر غمگین مشو
  • Allah devletinden haber geldi: “Yürü, bu zafere erişemediğinden gam yeme.
  • کاندرین خواری نقدت فتحهاست ** نک فلان قلعه فلان بقعه تراست
  • Şimdi elindeki bu horluk yok mu? Nimetlere erişmen demektir. İşte şuracıktaki filân kale, filân yer senin!”
  • بنگر آخر چونک واگردید تفت ** بر قریظه و بر نضیر از وی چه رفت 4505
  • Hakikatten de oradan çabucak dönünce bak hele, Kurayza’nın Nazîr’in başına neler geldi,
  • قلعه‌ها هم گرد آن دو بقعه‌ها ** شد مسلم وز غنایم نفعها
  • O iki kaleyle çevrelerindeki yerler teslim oldu, ganimetlerden faydalar elde ettiler.
  • ور نباشد آن تو بنگر کین فریق ** پر غم و رنجند و مفتون و عشیق
  • Öyle olmasa bile şu taifeye bak… Onlar gam içinde, keder içinde Allah’a meftun ve âşıklar.
  • زهر خواری را چو شکر می‌خورند ** خار غمها را چو اشتر می‌چرند
  • Zehri şeker gibi yemekteler… Gam dikenlerini deve gibi otlamaktalar!
  • بهر عین غم نه از بهر فرج ** این تسافل پیش ایشان چون درج
  • Hem de bunu, gamdan kederden kurtulmak için de yapmıyorlar; gama uğradıklarından yapıyorlar. Bu horluk, onlarca rütbelere, mevkilere erişmek!