English    Türkçe    فارسی   

3
606-615

  • در فرو بستند اهل خانه‌اش ** خواجه شد زین کژروی دیوانه‌وش
  • Köylünün evindekiler kapıyı kapadılar. Şehirli, bu aykırı hareketten deli gibi oldu.
  • لیک هنگام درشتی هم نبود ** چون در افتادی بچه تیزی چه سود
  • Fakat zaten sertlik gösterilecek zaman değildi. Kuyuya düştükten sonra sertliğin ne faydası var?
  • بر درش ماندند ایشان پنج روز ** شب بسرما روز خود خورشیدسوز
  • Tam beş gün, geceleri soğuktan üşüyerek, gündüzleri sıcaktan yanıp yakılarak kapısının önünde kaldılar.
  • نه ز غفلت بود ماندن نه خری ** بلک بود از اضطرار و بی‌خری
  • Orada kalışları ne gafilliklerindendi, ne eşekliklerinden. Zaruretten, açlık ve susuzluk yüzündendi.
  • با لیمان بسته نیکان ز اضطرار ** شیر مرداری خورد از جوع زار 610
  • İyiler, zaruret yüzünden kötülerle bağdaşırlar. Adam, zaruret yüzünden ölü eti bile yer!
  • او همی‌دیدش همی‌کردش سلام ** که فلانم من مرا اینست نام
  • Şehirli, köylüyü gördükçe selâm vermekte, “ Yahu, ben filan kişiyim, adım da şu” demekteydi.
  • گفت باشد من چه دانم تو کیی ** یا پلیدی یا قرین پاکیی
  • Köylü ”Olabilir. Fakat sen kimsin, nesin, ben ne bileyim? Belki kötü bir adamsın, belki temiz bir adam.
  • گفت این دم با قیامت شد شبیه ** تا برادر شد یفر من اخیه
  • Şehirli dedi ki: “Bu an, tam kıyamete benzedi: Kardeş, kardeşinden kaçmada!”
  • شرح می‌کردش که من آنم که تو ** لوتها خوردی ز خوان من دوتو
  • Şehirli, köylüye “ Soframdan fazlasıyla yemek yemedin mi sen? Ben o adam değil miyim?
  • آن فلان روزت خریدم آن متاع ** کل سر جاوز الاثنین شاع 615
  • Filan gün sana feşman şey almadım mıydı, seninle buluşup görüşmez miydik?