English    Türkçe    فارسی   

3
628-637

  • گفت یک گوشه‌ست آن باغبان ** هست اینجا گرگ را او پاسبان
  • Köylü, “Orada bağcının sığındığı bir bucak var. Bağcı, o bucakta kurtları bekler.
  • در کفش تیر و کمان از بهر گرگ ** تا زند گر آید آن گرگ سترگ
  • Kurt gelirse öldürmek için eline yayını, okunu alır, bekler durur.
  • گر تو آن خدمت کنی جا آن تست ** ورنه جای دیگری فرمای جست 630
  • Sen de o zahmeti çekebilirsen ne âlâ, orası senin olsun. Fakat bu işi başaramazsan kendine başka bir yer ara” deyince,
  • گفت صد خدمت کنم تو جای ده ** آن کمان و تیر در کفم بنه
  • Şehirli dedi ki: “Sana yüzlerce hizmette bulunayım, sen tek yer ver. O yayı, oku da ver elime.
  • من نخسپم حارسی رز کنم ** گر بر آرد گرگ سر تیرش زنم
  • Ben uyumam, üzümleri beklerim. Kurt gelirse tam kellesinden vururum.
  • بهر حق مگذارم امشب ای دودل ** آب باران بر سر و در زیر گل
  • İkiyüzlü münafık. Allah için olsun sen beni gece vakti yağmur altında, çamur üstünde bırakma da!”
  • گوشه‌ای خالی شد و او با عیال ** رفت آنجا جای تنگ و بی مجال
  • O bucak boşaltılınca şehirli, çoluk, çocuğuyla beraber o daracık, o dönüp kımıldamağa bile imkânsız yere gitti.
  • چون ملخ بر همدگر گشته سوار ** از نهیب سیل اندر کنج غار 635
  • Selden, mağara bucağına sığınmış çekirgeler gibi âdeta birbirlerinin üstüne binmişlerdi.
  • شب همه شب جمله گویان ای خدا ** این سزای ما سزای ما سزا
  • Bütün gece “Aman Yarabbi, sen acı. Biz değil buna, hatta bunun iki yüz misline bile lâyığız.
  • این سزای آنک شد یار خسان ** یا کسی کرداز برای ناکسان
  • Aşağılık kişilerle dost olanın, adam olmayanlara adamlık gösterenlerin lâyığı budur.