English    Türkçe    فارسی   

4
1830-1839

  • چون اویس از خویش فانی گشته بود ** آن زمینی آسمانی گشته بود 1830
  • Üveys kendinden geçmiş, yere mensupken göklere mensup olmuştu!
  • آن هلیله‌ی پروریده در شکر ** چاشنی تلخیش نبود دگر
  • Heliyle, şekerle karışmış, halli hamur olmuş, acı tadı kalmamıştı artık!
  • آن هلیله‌ی رسته از ما و منی ** نقش دارد از هلیله طعم نی
  • Heliyle, varlığından tamamıyla geçmişti... Yalnız heliyle şeklindeydi ama lezzeti kalmamıştı ki!”
  • این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا چه گفت از وحی غیب آن شیرمرد
  • Bu sözün sonu gelmez. O aslan er, gayb âleminin vahyinden neler söyledi? Sen onu anlat!
  • قول رسول صلی الله علیه و سلم انی لاجد نفس الرحمن من قبل الیمن
  • Rasul sallallahu aleyhi vesselem’in “Ben Yemen tarafından Rahman kokusunu almaktayım” demesi
  • گفت زین سو بوی یاری می‌رسد ** کاندرین ده شهریاری می‌رسد
  • Bayezıd dedi ki “Bu taraftan bir dostun kokusu gelmekte... Bu köyden bir padişah geliyor!
  • بعد چندین سال می‌زاید شهی ** می‌زند بر آسمانها خرگهی 1835
  • Bunca yıldan sonra bir padişah doğacak... Otağını göklere kuracak!
  • رویش از گلزار حق گلگون بود ** از من او اندر مقام افزون بود
  • Yüzü Allah’ın gül bahçelerinin tesiriyle gül rengine dönecek... Makam ve rütbe bakımından benden üstün olacak!”
  • چیست نامش گفت نامش بوالحسن ** حلیه‌اش وا گفت ز ابرو و ذقن
  • Dediler ki: Adı ne? Bayezid, Ebül Hasan dedi... Onun şeklini, kaşının çenesinin ne şekilde olduğunu anlattı.
  • قد او و رنگ او و شکل او ** یک به یک واگفت از گیسو و رو
  • Boyunu, rengini, şeklini, saçlarını, yüzünü bir bir anlattı.
  • حلیه‌های روح او را هم نمود ** از صفات و از طریقه و جا و بود
  • İç huylarını, manevi sıfatlarını... Ruhunu, yolunu, yerini, varlığını hep söyledi.