English    Türkçe    فارسی   

4
2305-2314

  • تا ببینی خویش را ز آسیب من ** که نه‌ای اهل فراز و شیب من 2305
  • Gel de benim yüzümden ne hale girdiğini gör... Çünkü sen benim ne inişimin ehlisin ne çıkışımın!
  • عقل را گر اره‌ای سازد دو نیم ** هم‌چو زر باشد در آتش او بسیم
  • Aklı bir testere ikiye biçse o ateşteki altın gibi yine gülümser.
  • وهم مر فرعون عالم‌سوز را ** عقل مر موسی به جان افروز را
  • Vehim, âlemleri yakan Firavundur; akıl, canları parlatan aydınlatan Musa’nındır.
  • رفت موسی بر طریق نیستی ** گفت فرعونش بگو تو کیستی
  • Musa, yokluk yoluna gitti... Firavun, ona dedi ki: Sen kimsin?
  • گفت من عقلم رسول ذوالجلال ** حجةالله‌ام امانم از ضلال
  • Musa, ben akılım... Ululuk ıssı Allah’ın elçisiyim... Allah’ın ulu bürhanıyım, azgınlıktan insana emniyet veren kişiyim ben!
  • گفت نی خامش رها کن های هو ** نسبت و نام قدیمت را بگو 2310
  • Firavun dedi ki: Sus, huyluyu bırak da sen bana eski adını söyle!
  • گفت که نسبت مر از خاکدانش ** نام اصلم کمترین بندگانش
  • Musa dedi ki: Benim nispetim, Allah’ın şu toprak yurdunadır... Asıl adım da onun kullarının en aşağısı.
  • بنده‌زاده‌ی آن خداوند وحید ** زاده از پشت جواری و عبید
  • Ben o Allah’ın kulunun oğluyum... Onun cariyesiyle kulundan doğmuşum.
  • نسبت اصلم ز خاک و آب و گل ** آب و گل را داد یزدان جان و دل
  • Asıl mensup olduğum topraktır; su ve balçıktır... Allah suya toprağa canla gönül vermiştir.
  • مرجع این جسم خاکم هم به خاک ** مرجع تو هم به خاک ای سهمناک
  • Bu toprak bedenimin dönüp gideceği yer de yine topraktır... Senin gideceğin yer de topraktır a mağrur.