English    Türkçe    فارسی   

4
2741-2750

  • مشرق و مغرب چو تو بس دیده‌اند ** که سر ایشان ز تن ببریده‌اند
  • Doğu ve batı, senin gibi niceleri görmüştür, sonunda hepsinin de başı, bedeninden kesilmiş gitmiştir!
  • مشرق و مغرب که نبود بر قرار ** چون کنند آخر کسی را پایدار
  • Doğuyla batının bile kararı yokken nasıl olur da bir adamı ebedî edebilirler?
  • تو بدان فخر آوری کز ترس و بند ** چاپلوست گشت مردم روز چند
  • Korkudan, zindana girmekten ürkme yüzünden halk, sana birkaç günceğiz yaltaklandı, onunla öğünüyorsun ha!
  • هر کرا مردم سجودی می‌کنند ** زهر اندر جان او می‌آکنند
  • Fakat halk, kime secde ederse onun canını zehirliyor demektir.
  • چونک بر گردد ازو آن ساجدش ** داند او کان زهر بود و موبدش 2745
  • 2745.Bir kere devlet, yüz çevirdi, bir kere bahtı döndü mü kendisine secde edenin kendisini zehirlediğini o da anlar, bilgi sahibi olan adam da!
  • ای خنک آن را که ذلت نفسه ** وای آنک از سرکشی شد چون که او
  • Ne mutlu ona ki nefsini aşağılatmıştır. Vay o kişiye ki serkeşlikle dağ gibi başkaldırmıştır!
  • این تکبر زهر قاتل دان که هست ** از می پر زهر شد آن گیج مست
  • Bu ululuk, bil ki zehirli bir şaraptır, o şarapla aptal kişi sarhoş olur.
  • چون می پر زهر نوشد مدبری ** از طرب یکدم بجنباند سری
  • Bir devletsiz, zehirli şarabı içti mi bir zamancağız neşeden başını sallar ama
  • بعد یک‌دم زهر بر جانش فتد ** زهر در جانش کند داد و ستد
  • Bir an sonra zehir, canına tesir eder; can verip can almaya başlar!
  • گر نذاری زهری‌اش را اعتقاد ** کو چه زهر آمد نگر در قوم عاد 2750
  • Onun zehirli olduğuna inanmıyorsan bak da gör; Ad kavmine o zehir neler etti?