English    Türkçe    فارسی   

4
2833-2842

  • دی یکی می‌گفت عالم حادثست ** فانیست این چرخ و حقش وارثست
  • Dün birisi, âlem, sonradan yaratıldı... bu gökyüzü fânidir, vârisi Hak’dır diyordu.
  • فلسفیی گفت چون دانی حدوث ** حادثی ابر چون داند غیوث
  • Bir filozof dedi ki: Sonradan yaratıldığını nasıl biliyorsun? Yağmur,bulutun sonradan yaratıldığını nasıl bilir?
  • ذره‌ای خود نیستی از انقلاب ** تو چه می‌دانی حدوث آفتاب 2835
  • Bu değişip duran âlemden sen, bir zerre bile değilsin... öyle olduğu halde güneşin sonradan yaratıldığını ne bilirsin ki?
  • کرمکی کاندر حدث باشد دفین ** کی بداند آخر و بدو زمین
  • Pislik içinde gömülü olan bir kurtcağız, yeryüzünün evvelini, sonunu nereden bilecek?
  • این به تقلید از پدر بشنیده‌ای ** از حماقت اندرین پیچیده‌ای
  • Sen bu sözü babandan duydun... taklitle aptallığından ona sarıldın?
  • چیست برهان بر حدوث این بگو ** ورنه خامش کن فزون گویی مجو
  • Sonradan yaratıldığına delil nedir? söyle; yoksa sus, fazla söylenmeye kalkma!
  • گفت دیدم اندرین بحث عمیق ** بحث می‌کردند روزی دو فریق
  • Adam dedi ki: Bu derin denizde bir gün iki bölük halkın bahse giriştiklerini gördüm.
  • در جدال و در خصام و در ستوه ** گشت هنگامه بر آن دو کس گروه 2840
  • Onlar çekişir bahsederken halk onların başına üşüştü.
  • من به سوی جمع هنگامه شدم ** اطلاع از حال ایشان بستدم
  • Ben de kalabalığın arasına karıştım, onların sözlerini, hallerini anlamak için durdum, bekledim.
  • آن یکی می‌گفت گردون فانیست ** بی‌گمانی این بنا را بانیست
  • Bir bölüğü âlem fânidir... şüphe yok ki bu yapının bir yapıcısı var diyordu.