English    Türkçe    فارسی   

4
2848-2857

  • تو نمی‌بینی هلال از ضعف چشم ** من همی بینم مکن بر من تو خشم
  • Senin gözün zayıftır, hilâli göremezsin; fakat ben görüyorum, bana kızma.
  • گفت و گو بسیار گشت و خلق گیج ** در سر و پایان این چرخ پسیج
  • Dedikodu uzadıkça uzadı... dinleyenlerde bu bezenmiş âlemin başına, sonuna hayran olup kaldılar.
  • گفت یارا در درونم حجتیست ** بر حدوث آسمانم آیتیست 2850
  • Mümin,dostum dedi... gönlümde bir delil var... bence, bu, âlemin sonradan yaratıldığına bir alâmet!
  • من یقین دارم نشانش آن بود ** مر یقین‌دان را که در آتش رود
  • İyice inanmışım... inancımın nişanesi de şu: İyice inanan ateşe bile girse,
  • در زبان می‌ناید آن حجت بدان ** هم‌چو حال سر عشق عاشقان
  • Aşıklardaki aşk sırrı gibi ona bir ziyan gelmez, yanmaz, mahvolmaz!
  • نیست پیدا سر گفت و گوی من ** جز که زردی و نزاری روی من
  • Sözlerinin sırrı, ancak yüzümün sarılığından, zayıflığından anlaşılır.
  • اشک و خون بر رخ روانه می‌دود ** حجت حسن و جمالش می‌شود
  • Yanaklara akan kanlı göz yaşları, sevgilinin güzelliğine delildir.
  • گفت من اینها ندانم حجتی ** که بود در پیش عامه آیتی 2855
  • Filozof, ben halkın hepsine de delil olamayan bu şeylere ehemmiyet vermem, bunları delil saymam, dedi.
  • گفت چون قلبی و نقدی دم زنند ** که تو قلبی من تکویم ارجمند
  • Mümin dedi ki: Kalp akçe ile halis akçe bahse girişseler... halis akçe, sen kalpsın; ben halisim, iyiyim dese,
  • هست آتش امتحان آخرین ** کاندر آتش در فتند این دو قرین
  • Son sınama ateştir... bu iki arkadaş ateşe düştüler mi?