English    Türkçe    فارسی   

4
3784-3793

  • آن زره وآن خود مر چالیش‌راست ** وین حریر و رود مر تعریش‌راست
  • O zırh, o tulga savaşta giyilir... bu ipekli kumaşlarla çalgı padişahın sayvanında giyilip çalınır.
  • این سخن پایان ندارد ای جواد ** ختم کن والله اعلم بالرشاد 3785
  • Ey cömert er, bu sözün sonu yoktur... Allah, doğruyu daha iyi bilir ya, bitir artık bu sözü!
  • اندر احمد آن حسی کو غاربست ** خفته این دم زیر خاک یثربست
  • Hazreti Ahmet'teki o batmış olan duygu, şimdi Medine topraklarında uyumakta...
  • وآن عظیم الخلق او کان صفدرست ** بی‌تغیر مقعد صدق اندرست
  • Saflar yaran o ulu huysa hiç değişmemiş... doğruluk makamında!
  • جای تغییرات اوصاف تنست ** روح باقی آفتابی روشنست
  • Değişenler bedene ait sıfatlar... baki olan ruhsa apaydın bir güneş.
  • بی ز تغییری که لا شرقیة ** بی ز تبدیلی که لا غربیة
  • O hiç değişmez, hiç başka bir hale gelmez... çünkü ne doğudandır ne batıdan!
  • آفتاب از ذره کی مدهوش شد ** شمع از پروانه کی بیهوش شد 3790
  • Hiç güneş zerreden kendini kaybeder mi? Hiç ışık pervaneye bakıp da kendinden geçer mi?
  • جسم احمد را تعلق بد بدآن ** این تغیر آن تن باشد بدان
  • Hazreti Ahmet'in bedeninin o yüce ruhla alâkası vardı... bu değişme, bil ki bedene ait bir haldir.
  • هم‌چو رنجوری و هم‌چون خواب و درد ** جان ازین اوصاف باشد پاک و فرد
  • Hastalık gibi, uyku ve ağrı gibi... can bu sıfatlardan arıdır.
  • خود نتانم ور بگويم وصف جان ** زلزله افتد در اين كون و مكان
  • Anlatamam... yoksa canın vasfına bir girişsem bu dünyaya da deprenti düşer, oluş âlemine de!