English    Türkçe    فارسی   

5
1581-1590

  • گفت میکائیل را تو رو به زیر  ** مشت خاکی در ربا از وی چو شیر 
  • Tanrı, Mikail’e “Sen yeryüzüne in de ondan aslan gibi bir avuç toprak kapıver” dedi.
  • چونک میکائیل شد تا خاکدان  ** دست کرد او تا که برباید از آن 
  • Mikail yeryüzüne gelip ondan bir avuç toprak kapacağı zaman,
  • خاک لرزید و درآمد در گریز  ** گشت او لابه‌کنان و اشک‌ریز 
  • Yeryüzü titredi, ağlamaya, yalvarmaya, gözyaşları dökmeye başladı.
  • سینه سوزان لابه کرد و اجتهاد  ** با سرشک پر ز خون سوگند داد 
  • Gönlü yanarak yalvardı, kanlı gözyaşı dökerek ant verdi, dedi ki:
  • که به یزدان لطیف بی‌ندید  ** که بکردت حامل عرش مجید  1585
  • Lütuf sahibi eşsiz Tanrı hakkı için ki seni, Arsı taşıyan ulu melekler arasına kattı.
  • کیل ارزاق جهان را مشرفی  ** تشنگان فضل را تو مغرفی 
  • Aleme Rızk veren kilelerin memurusun, lütuf ve ihsan susuzlarına avuç,avuç su verirsin.
  • زانک میکائیل از کیل اشتقاق  ** دارد و کیال شد در ارتزاق 
  • Çünkü Mikail sözü kileden üremedir. Mikail fizik veren kilecidir.
  • که امانم ده مرا آزاد کن  ** بین که خون‌آلود می‌گویم سخن 
  • Bana aman ver, azat et beni. Bak kanlı gözyaşlarına bulandım da seninle öyle konuşuyorum.
  • معدن رحم اله آمد ملک  ** گفت چون ریزم بر آن ریش این نمک 
  • Melek, Tanrı merhametinin madenidir. Dedi ki: Şimdi ben şu yaranın üstüne nasıl tuz ekeyim?
  • هم‌چنانک معدن قهرست دیو  ** که برآورد از نبی آدم غریو  1590
  • Nitekim Şeytan da kahır madenidir. Adem oğullarından bu yüzden feryat eder.