English    Türkçe    فارسی   

5
1984-1993

  • کو دفینه دارد و گنج اندر آن  ** ز آینه‌ی خود منگر اندر دیگران 
  • Orada definesi, hazinesi var dediler. Başkalarını kendi aynanda görme.
  • شاه می‌دانست خود پاکی او  ** بهر ایشان کرد او آن جست و جو  1985
  • Padişah onun temizliğini biliyordu. O araştırmayı onlar için yaptırıyordu.
  • کای امیر آن حجره را بگشای در  ** نیم شب که باشد او زان بی‌خبر 
  • O beye, odayı gece yarısı aç da haberi olmasın.
  • تا پدید آید سگالشهای او  ** بعد از آن بر ماست مالشهای او 
  • Bu suretle düşünceleri meydana çıksın. Ondan sonra ona yapılacak şeyi biz biliriz.
  • مر شما را دادم آن زر و گهر  ** من از آن زرها نخواهم جز خبر 
  • O altınları mücevherleri de size bağışladım. Yalnız neler çıktığını bana haber verin, o kadar dedi.
  • این همی‌گفت و دل او می‌طپید  ** از برای آن ایاز بی ندید 
  • Dedi ama eşi olmayan Eyaz için de içi titremekteydi.
  • که منم کین بر زبانم می‌رود  ** این جفاگر بشنود او چون شود  1990
  • Bunları ben mi söylüyorum? Bu sözleri duysa ne hale gelir? Diyordu.
  • باز می‌گوید به حق دین او  ** که ازین افزون بود تمکین او 
  • Sonra da diyordu ki: Dini hakki için onun temkini bundan da artıktır.
  • کی به قذف زشت من طیره شود  ** وز غرض وز سر من غافل بود 
  • Benim sitemime kızmaz, benim sözümden alınmaz, maksadımı sırrımı anlar.
  • مبتلی چون دید تاویلات رنج  ** برد بیند کی شود او مات رنج 
  • Bir belaya uğrayan, o dertten perişan olmaz, bir çok tevillerde bulunur.