English    Türkçe    فارسی   

5
2231-2240

  • سالها می‌کرد دلاکی و کس  ** بو نبرد از حال و سر آن هوس 
  • Yıllarca tellâklık etti, kimse onun halinden, sırrından bir koku bile almadı.
  • زانک آواز و رخش زن‌وار بود  ** لیک شهوت کامل و بیدار بود 
  • Çünkü sesi de kadın sesine benziyordu, yüzü de kadın yüzüne. Fakat şehvette pek yüceydi, pek uyanıktı.
  • چادر و سربند پوشیده و نقاب  ** مرد شهوانی و در غره‌ی شباب 
  • Çarşaf giyer, başını örter, peçe takardı. Fakat şehvetli ve azgın bir gençti.
  • دختران خسروان را زین طریق  ** خوش همی‌مالید و می‌شست آن عشیق 
  • Bu suretle padişahların kızlarını bile güzelce keseler, ovar, yıkardı.
  • توبه‌ها می‌کرد و پا در می‌کشید  ** نفس کافر توبه‌اش را می‌درید  2235
  • Tövbe etmekte, ayak diremeye çalışmaktaydı. Fakat kâfir nefis, tövbesini bozdurup dururdu.
  • رفت پیش عارفی آن زشت‌کار  ** گفت ما را در دعایی یاد دار 
  • O kötü işli herif, bir arifin yanına gidip "'Beni duada an" diye yalvardı.
  • سر او دانست آن آزادمرد  ** لیک چون حلم خدا پیدا نکرد 
  • O hür er, onun sırrını anladı ama Tanrı hilmi gibi o da açığa vurmadı.
  • بر لبش قفلست و در دل رازها  ** لب خموش و دل پر از آوازها 
  • Dudağı kilitliydi ama gönlünde sırlar vardı. Dudağını yummuştu ama gönlü seslerle doluydu.
  • عارفان که جام حق نوشیده‌اند  ** رازها دانسته و پوشیده‌اند 
  • Tanrı şarabını içen arifler, sırları bilirler ama örterler.
  • هر کرا اسرار کار آموختند  ** مهر کردند و دهانش دوختند  2240
  • İşin sırlarını kime öğretirlerse ağzını mühürlerler, dikerler.