English    Türkçe    فارسی   

5
298-307

  • چون ملک تسبیح حق را کن غذا  ** تا رهی هم‌چون ملایک از اذا 
  • Melek gibi Allahyı tesbih etmeyi kendine gıda yap da melekler gibi ezadan kurtul.
  • جبرئیل ار سوی جیفه کم تند  ** او به قوت کی ز کرکس کم زند 
  • Cebrail murdar şeylere hiç bakmamakta, onların etrafında dönüp dolaşmamakta. Böyle olduğu halde kuvvet bakımından herkes den aşağı mıdır ki?
  • حبذا خوانی نهاده در جهان  ** لیک از چشم خسیسان بس نهان  300
  • Allah aleme ne de hoş, ne de güzel bir sofra yaymıştır. Fakat o sofra, aşağılık kişilerin gözlerinden pek gizlidir.
  • گ جهان باغی پر از نعمت شود ** قسم موش و مار هم خاکی بوس
  • Alem nimetlerle dolu bir bağ olsa fare ve yılan yine toprak yer.
  • انکار اهل تن غذای روح را و لرزیدن ایشان بر غذای خسیس 
  • Ten ehlinin ruh gıdasını inkar ederek adi yemeğe titremeleri
  • قسم او خاکست گر دی گر بهار  ** میر کونی خاک چون نوشی چو مار 
  • İster kış olsun ister bahar, onların gıdası topraktır. Fakat sen varlığın beyisin, nasıl olur da yılan gibi toprak yersin?
  • در میان چوب گوید کرم چوب  ** مر کرا باشد چنین حلوای خوب 
  • Tahtanın içindeki kurt, kimin böyle güzel helvası var der.
  • کرم سرگین در میان آن حدث  ** در جهان نقلی نداند جز خبث 
  • Bok böceği, bok içinde yaşar ve alemde pislikten başka bir meze bilmez.
  • مناجات 
  • Münacat
  • ای خدای بی‌نظیر ایثار کن  ** گوش را چون حلقه دادی زین سخن  305
  • Ey eşi, benzeri olamayan Allah, mademki bu sözü kulağımıza küpe yaptın, ihsanda bulun, bu sözleri bol bol saç!
  • گوش ما گیر و بدان مجلس کشان  ** کز رحیقت می‌خورند آن سرخوشان 
  • Kulağımızı tut, bizi o sarhoşların halis şarabını içtikleri meclise çek, oraya götür.
  • چون به ما بویی رسانیدی ازین  ** سر مبند آن مشک را ای رب دین 
  • Madem ki bize bundan bir koku duyurdun, ey din Allahsı o tulumun ağzını kapama.