English    Türkçe    فارسی   

5
3609-3618

  • خلوت و چله برو لازم نماند  ** هیچ غیمی مر ورا غایم نماند 
  • Ona ne halvetin lüzumu vardır, ne çilenin. Hiçbir bulut, onu örtemez.
  • قرص خورشیدست خلوت‌خانه‌اش  ** کی حجاب آرد شب بیگانه‌اش  3610
  • Halvet yurdu, güneş değirmisidir, artık ona nasıl olur da yabancı gece, perde kesilir?
  • علت و پرهیز شد بحران نماند  ** کفر او ایمان شد و کفران نماند 
  • Hastalık ve perhiz zamanı geçti, buhran kalmadı. Küfür, iman oldu, küfran kalmadı.
  • چون الف از استقامت شد به پیش  ** او ندارد هیچ از اوصاف خویش 
  • Elif gibi, doğruluğu yüzünden öne geçmiştir. Onda kendi sıfatlarından hiçbir şey kalmamıştır.
  • گشت فرد از کسوه‌ی خوهای خویش  ** شد برهنه جان به جان‌افزای خویش 
  • Kendi huylarından çıkmış tek olmuş... canı, canına can katan sevgiliyse çırçıplak bir hale gelmiştir.
  • چون برهنه رفت پیش شاه فرد  ** شاهش از اوصاف قدسی جامه کرد 
  • O tek ve benzersiz, eşsiz örneksiz padişahın huzuruna çırçıplak gidince padişah, ona kendi kutlu sıfatlarından bir elbise giydirmiştir.
  • خلعتی پوشید از اوصاف شاه  ** بر پرید از چاه بر ایوان جاه  3615
  • Padişahın sıfatlarından bir elbiseye bürünmüş, kuyudan mevki ve ikbal sayvanının üstüne uçmuştur.
  • این چنین باشد چو دردی صاف گشت  ** از بن طشت آمد او بالای طشت 
  • Tortulu bir şey saf oldu mu böyle olur. Tıpkı onun gibi o da tasın dibinden üstüne çıkmıştır.
  • در بن طشت از چه بود او دردناک  ** شومی آمیزش اجزای خاک 
  • Tasın dibindeyken tortuluydu, toprak cüzülerı, ona karışmış, o şomluk onu bulandırmıştı.
  • یار ناخوش پر و بالش بسته بود  ** ورنه او در اصل بس برجسته بود 
  • Hiç de hoş olmayan dost, onun kolunu kanadını bağlamıştı. Fakat o, aslında yüceydi.