English    Türkçe    فارسی   

5
642-651

  • آن نمی‌بینی که هر سو صد بلا  ** سوی من آید پی این بالها 
  • Görmüyorsun ki bu kanatlar yüzünden her yandan başıma yüzlerce bela gelip çatmada.
  • ای بسا صیاد بی‌رحمت مدام  ** بهر این پرها نهد هر سوم دام 
  • Nice merhametsiz avcılar, bu kanatlar yüzünden her yanda benim için tuzak kuruyorlar.
  • چند تیرانداز بهر بالها  ** تیر سوی من کشد اندر هوا 
  • Nice okçu kanatlarım için yayını çekmiş bana ok atmada.
  • چون ندارم زور و ضبط خویشتن  ** زین قضا و زین بلا و زین فتن  645
  • Gücüm kuvvetim yok, kendimi koruyamıyorum, bu kazadan, bu beladan, bu fitnelerden kurtulmama imkan yok.
  • آن به آید که شوم زشت و کریه  ** تا بوم آمن درین کهسار و تیه 
  • Madem ki iş böyle, dağlarda, ovalarda emin olabilmek için çirkin olmam daha iyi.
  • این سلاح عجب من شد ای فتی  ** عجب آرد معجبان را صد بلا 
  • Ey yiğit, bu kanatlar, benim ululanma silahım kesildi. Ululanmaysa ululananları yüzlerce belaya uğratır.
  • بیان آنک هنرها و زیرکیها و مال دنیا هم‌چون پرهای طاوس عدو جانست 
  • Hünerler, anlayışlı olmak ve dünya malını elde etmek, tavusun kanatları gibi insanın canına düşmandır
  • پس هنر آمد هلاکت خام را  ** کز پی دانه نبیند دام را 
  • Nice hüner ve sanatlar vardır ki ham kişiyi helak eder. Çünkü o, taneye koşar, bu yüzden de tuzağı görmez.
  • اختیار آن را نکو باشد که او  ** مالک خود باشد اندر اتقوا 
  • İhtiyarına sahip olmak, “Sakının” emrine uyan ve kendisine sahip olan adam için iyidir.
  • چون نباشد حفظ و تقوی زینهار  ** دور کن آلت بینداز اختیار  650
  • Kendini koruyamıyor kötülüklerden çekinemiyorsan sakın, o aleti uzaklaştırır, ihtiyarı bırak.
  • جلوه‌گاه و اختیارم آن پرست  ** بر کنم پر را که در قصد سرست 
  • Benim de cilvelendiğim şey ve ihtiyarım, o kanattır. Onu yoluyorum, çünkü başıma kastetmede.