English    Türkçe    فارسی   

6
1888-1897

  • تا به مطلب در رسد هر طالبی  ** تا به غرب خود رود هر غاربی 
  • Bu suretle her isteyen isteğine erişir her batan batacağı yere kavuşur.
  • نیست هر مطلوب از طالب دریغ  ** جفت تابش شمس و جفت آب میغ 
  • Hiçbir istek, isteyenden esirgenmez. Parlaklığın eşi güneştir, suyun eşi bulut.
  • هست دنیا قهرخانه‌ی کردگار  ** قهر بین چون قهر کردی اختیار  1890
  • Dünya, Allah’nın kahır yurdudur. Kahrı seçtiysen kahır göre dur.
  • استخوان و موی مقهوران نگر  ** تیغ قهر افکنده اندر بحر و بر 
  • Kahır kılıcı, denize, karaya düşmüş. Kahrolanların kemiklerine, kıllarına bak.
  • پر و پای مرغ بین بر گرد دام  ** شرح قهر حق کننده بی‌کلام 
  • Damın çevresinde kuşların kanatlarını, ayaklarını seyret. Bunlar, sessiz, sözsüz sana Allah kahrını anlatırlar.
  • مرد او بر جای خرپشته نشاند  ** وآنک کهنه گشت هم پشته نماند 
  • Ölü, gömüldüğü yerde bir yığın toprak kaldı. Öldüğü zaman geçtikçe o yığın da düzeldi gitti.
  • هر کسی را جفت کرده عدل حق  ** پیل را با پیل و بق را جنس بق 
  • Allah adaleti, herkesi eşiyle çift etmiştir; fili fille, sivrisineği sivrisinekle.
  • مونس احمد به مجلس چار یار  ** مونس بوجهل عتبه و ذوالخمار  1895
  • Ahmed’e mecliste dört seçilmiş dost, enis olur, Ebucehl’e de Utbe’yle Zül-hımar!
  • کعبه‌ی جبریل و جانها سدره‌ای  ** قبله‌ی عبدالبطون شد سفره‌ای 
  • Cebrail’le canların kıblesi Sidre’dir, karnına kul olanların kıblesi sofra.
  • قبله‌ی عارف بود نور وصال  ** قبله‌ی عقل مفلسف شد خیال 
  • Arifin kıblesi vuslat nurudur, filozaflaşan aklın kıblesi hayal.