English    Türkçe    فارسی   

6
2306-2315

  • هر یکی گوید به هنگام سحر  ** چون ز بطن حوت شب آید به در 
  • Her biri seher vakti, gece balığının karnından çıkınca der ki:
  • کای کریمی که در آن لیل وحش  ** گنج رحمت بنهی و چندین چشش 
  • Yarabbi, ey kerem sahibi, o korkunç geceye rahmet definesini gömmüş, ona bunca tat vermişsin.
  • چشم تیز و گوش تازه تن سبک  ** از شب هم‌چون نهنگ ذوالحبک 
  • O üstü pul pul, yol yol olan ve bir timsaha benzeyen gece, gözlerimizi, kulaklarımızı kuvvetlendiriyor, bedenimiz rahatlaşıyor.
  • از مقامات وحش‌رو زین سپس  ** هیچ نگریزیم ما با چون تو کس 
  • Bundan böyle senin gibi birisi, bizimle beraber olduktan sonra bize korkunç görünen şeylerden kaçmayız.
  • موسی آن را نار دید و نور بود  ** زنگیی دیدیم شب را حور بود  2310
  • Musa, onu ateş gördü ama nurdu. Biz geceyi bir zenci gibi gördük, halbuki o huridir.
  • بعد ازین ما دیده خواهیم از تو بس  ** تا نپوشد بحر را خاشاک و خس 
  • Bundan böyle denizi, çerçöpün örtmemesi için senden bir göz isteyelim.
  • ساحران را چشم چون رست از عمی  ** کف‌زنان بودند بی‌این دست و پا 
  • Büyüklerin gözleri açıldı da ellerini çırpmaya, oynamaya başladılar. Ama bu elle, bu ayakla değil.
  • چشم‌بند خلق جز اسباب نیست  ** هر که لرزد بر سبب ز اصحاب نیست 
  • Halkın gözünü, ancak sebepler bağlar. Sebepten korkup titreyen, eshaptan değildir.
  • لیک حق اصحابنا اصحاب را  ** در گشاد و برد تا صدر سرا 
  • Fakat bizim eshabımız; hakikat ehlidir. Tanrı, onlara kapı açmış, onları odanın baş köşesine geçirmiştir.
  • با کفش نامستحق و مستحق  ** معتقان رحمت‌اند از بند رق  2315
  • Tanrı eline nispetle müstahak olan da Tanrı azatlısıdır, bağdan kurtulmuştur, müstahak olmayan da.