English    Türkçe    فارسی   

6
2331-2340

  • آن الف چیزی ندارد غافلیست  ** میم دلتنگ آن زمان عاقلیست 
  • Elifin bir şeyi yok demek gaflettir, mim gibi gönlü daralmış bir hale gelmek akıl alâmetidir.
  • در زمان بیهشی خود هیچ من  ** در زمان هوش اندر پیچ من 
  • Kendimden geçtiğim zaman hiçim. Fakat aklım başıma geldi mi ıstıraplara düşer, kıvranır dururum.
  • هیچ دیگر بر چنین هیچی منه  ** نام دولت بر چنین پیچی منه 
  • Artık böyle bir hiçe bir şey yükleme. Böyle kıvrandıran şeye devlet adını takma.
  • خود ندارم هیچ به سازد مرا  ** که ز وهم دارم است این صد عنا 
  • Zaten beni iyileştirecek bir şeyim yok. Bu yüzlerce derde de vehimden uğradım.
  • در ندارم هم تو داراییم کن  ** رنج دیدم راحت‌افزاییم کن  2335
  • Hiçbir şeyim yok, o haldeyim işte. Bana lûtfet. Zahmetler çektim, rahatlaştır beni, rahatımı arttır benim.
  • هم در آب دیده عریان بیستم  ** بر در تو چونک دیده نیستم 
  • Göz yaşlarıma gark oldum, üryan bir halde durmadayım. Senin kapını görecek göz yok bende.
  • آب دیده‌ی بنده‌ی بی‌دیده را  ** سبزه‌ای بخش و نباتی زین چرا 
  • Gözsüz kuluna rahmet et de gözyaşları, şu yazıda bir yeşillik, bir ot bitirsin.
  • ور نمانم آب آبم ده ز عین  ** هم‌چو عینین نبی هطالتین 
  • Gözyaşım kalmazsa gözyaşı ihsan et. Peygamberin yaş dökücü gözleri gibi hani.
  • او چو آب دیده جست از جود حق  ** با چنان اقبال و اجلال و سبق 
  • O bile bunca devletiyle, bunca ululuğuyla, bunca ileri oluşuyla beraber Tanrı kereminden gözyaşı istedi.
  • چون نباشم ز اشک خون باریک‌ریس  ** من تهی‌دست قصور کاسه‌لیس  2340
  • Artık benim gibi eli boş bir kâse yalayıcı, nasıl olur da kanlı gözyaşlarını iplik gibi salmaz?