English    Türkçe    فارسی   

6
2578-2587

  • تا درو باشد زبانی می‌زند  ** تا به دانش از دهان بیرون کند 
  • Ağızda çöp oldu mu dil dolanır durur, nihayet onu ağızdan atar.
  • خاصه که در چشم افتد خس ز باد  ** چشم افتد در نم و بند و گشاد 
  • Hele göze bir çöp girerse göz yaşarır, kapanıp açılmaya başlar.
  • ما پس این خس را زنیم اکنون لگد  ** تا دهان و چشم ازین خس وا رهد  2580
  • Biz, bu çöpü, ağzımıza, gözümüze girmeden ayağımızın altında ezelim” dedi.
  • گفت دلقک ای ملک آهسته باش  ** روی حلم و مغفرت را کم‌خراش 
  • Delkak padişahım yavaş ol dedi. Yavaşlık ve yarlıgama yüzünü pek yırtma.
  • تا بدین حد چیست تعجیل نقم  ** من نمی‌پرم به دست تو درم 
  • Beni azaba sokmak için neden bu kadar acele ediyorsun? Senin elindeyim, kuş değilim ki, uçayım.
  • آن ادب که باشد از بهر خدا  ** اندر آن مستعجلی نبود روا 
  • Tanrı için verilen cezada acele etmek doğru değildir.
  • وآنچ باشد طبع و خشم و عارضی  ** می‌شتابد تا نگردد مرتضی 
  • Fakat kendi kızgınlığından, kendi gelip geçici heva ve hevesinden verilen cezada acele edilir. Adam, kendini bir an önce razı etmeye bakar.
  • ترسد ار آید رضا خشمش رود  ** انتقام و ذوق آن فایت شود  2585
  • Kaza ve kadere razı olursa kızgınlığı yatışır. Öç almadan geçer, o zevkten mahrum kalır. Bundan korkar işte.
  • شهوت کاذب شتابد در طعام  ** خوف فوت ذوق هست آن خود سقام 
  • Yalancı şehvet, yemeye atılır, onun lezzetini, zevkini kaybedivereceğinden korkar ki bu zaten derttir.
  • اشتها صادق بود تاخیر به  ** تا گواریده شود آن بی‌گره 
  • İştah varsa acele etmemek, yenen şeyin iyice sinmesi için ağır ağır yemek daha doğrudur.