English    Türkçe    فارسی   

6
2820-2829

  • آن یکی گفت ای گروه فن‌فروش  ** هست خاصیت مرا اندر دو گوش  2820
  • Birisi dedi ki: Ey hünerini göstermeye kalkışan kavim, benim kulaklarımda bir hassa vardır.
  • که بدانم سگ چه می‌گوید به بانگ  ** قوم گفتندش ز دیناری دو دانگ 
  • Köpek havladı mı, ne diyor, anlarım. Öbürleri, bu iki metelik eder ancak dediler.
  • آن دگر گفت ای گروه زرپرست  ** جمله خاصیت مرا چشم اندرست 
  • Bir başkası ey altına tapanlar, benim bütün hassam gözümdedir.
  • هر که را شب بینم اندر قیروان  ** روز بشناسم من او را بی‌گمان 
  • Geceleyin karanlıkta kimi görsem, hiç şüphe yok, onu gündüz tanırım dedi.
  • گفت یک خاصیتم در بازو است  ** که زنم من نقبها با زور دست 
  • Başka biri, benim hünerim kolumdadır. Kolumun kuvvetiyle duvarları delerim dedi.
  • گفت یک خاصیتم در بینی است  ** کار من در خاکها بوبینی است  2825
  • Başka biri dedi ki: Benim marifetim burnumda. İşim, toprakları koklamaktır.
  • سرالناس معادن داد دست  ** که رسول آن را پی چه گفته است 
  • “İnsanlar madenlere benzerler” sırrına ermişim. Peygamber, onu ne için söylemişti.
  • من ز خاک تن بدانم کاندر آن  ** چند نقدست و چه دارد او ز کان 
  • Ben, toprağın bedeninde ne kadar para var, ne madeni gizli anlarım.
  • در یکی کان زر بی‌اندازه درج  ** وان دگر دخلش بود کمتر ز خرج 
  • Bir yerde sayısız altın gizli, öbür tarafın masrafı, gelirinden fazla meselâ, derhal bilirim.
  • هم‌چو مجنون بو کنم من خاک را  ** خاک لیلی را بیابم بی‌خطا 
  • Mecnun gibi toprağı koklarım, yanılmaksızın Leylâ’nın bulunduğu toprağı bulurum.