English    Türkçe    فارسی   

6
3110-3119

  • گفت یا حادی انخ لی ناقتی  ** جاء اسعادی و طارت فاقتی  3110
  • Dedi ki: Ey deveyi süren, devemi ıhlat, bana yardım geldi, yoksulluğun uçup gitti.
  • ابرکی یا ناقتی طاب الامور  ** ان تبریزا مناخات الصدور 
  • Çök ey devem, işler güzelleşti. Şüphe yok ki Tebriz, gönüllerin çöktükleri bir yurttur.
  • اسرحی یا ناقتی حول الریاض  ** ان تبریزا لنا نعم المفاض 
  • Ey devem bahçelerin kenarlarında yayıl. Tebriz, bize ne güzel de bir feyiz yeri ya!
  • ساربانا بار بگشا ز اشتران  ** شهر تبریزست و کوی گلستان 
  • Ey deveci develerin yükünü çöz. Burası Tebriz şehri, gül bahçelerinin bulunduğu yer.
  • فر فردوسیست این پالیز را  ** شعشعه‌ی عرشیست این تبریز را 
  • Bu bağda cennet parlaklığı, cennet güzelliği var. Bu Tebriz’de arş nuru var.
  • هر زمانی نور روح‌انگیز جان  ** از فراز عرش بر تبریزیان  3115
  • Her an Tebrizlilere arşın yücesinden cana canlar katan bir koku gelmededir.
  • چون وثاق محتسب جست آن غریب  ** خلق گفتندش که بگذشت آن حبیب 
  • O garip, muhtesibin evini arayınca halk dediler ki: O dost, vefat etti.
  • او پریر از دار دنیا نقل کرد  ** مرد و زن از واقعه‌ی او روی‌زرد 
  • Evvelsi gün dünya yurdundan göçtü. Onun ölümü yüzünden erkeğin yüzü de sapsarı, kadının yüzü de.
  • رفت آن طاوس عرشی سوی عرش  ** چون رسید از هاتفانش بوی عرش 
  • O arş tavusuna hatiflerden arş kokusu geldi, o da arşa gitti.
  • سایه‌اش گرچه پناه خلق بود  ** در نوردید آفتابش زود زود 
  • Halk, onun gölgesine sığınırdı. Fakat güneş, o gölgeyi tez tez dürüverdi.