English    Türkçe    فارسی   

6
3406-3415

  • پس جزای آنک دید او را معین  ** ماند یوسف حبس در بضع سنین 
  • Hasılı Yusuf da o adamı kendine yardımcı gördüğünden zindanda beş küsur yıl kaldı.
  • یاد یوسف دیو از عقلش سترد  ** وز دلش دیو آن سخن از یاد برد 
  • Şeytan, o adamın aklından Yusuf’u çıkardı, gönlünden Yusuf’un sözünü kaybetti.
  • زین گنه کامد از آن نیکوخصال  ** ماند در زندان ز داور چند سال 
  • O güzel huyludan böyle bir suç meydana geldiği için adalet sahibi Tanrı, onu yıllarca zindanda bıraktı.
  • که چه تقصیر آمد از خورشید داد  ** تا تو چون خفاش افتی در سواد 
  • Adalet güneşinin ne kusuru oldu ki sen, yarasa gibi karanlıklara düştün?
  • هین چه تقصیر آمد از بحر و سحاب  ** تا تو یاری خواهی از ریگ و سراب  3410
  • Denizden, buluttan ne kusur meydana geldi ki sen, kumdan seraptan yardım istiyorsun?
  • عام اگر خفاش طبعند و مجاز  ** یوسفا داری تو آخر چشم باز 
  • Halk, aklı ermeyenler, yarasa tabiatındadırlar. Onlar geçici şeylere başvururlar, kendileri gibi her şeyleri gelgeçtir. Fakat ey Yusuf, senin bari gözün açık.
  • گر خفاشی رفت در کور و کبود  ** باز سلطان دیده را باری چه بود 
  • Bir yarasa, karanlıklara başvurur, olmayacak şeylere müracaat eder.Fakat padişah doğanın gözüne ne oldu ki dedi.
  • پس ادب کردش بدین جرم اوستاد  ** که مساز از چوب پوسیده عماد 
  • Üstad, bu suç yüzünden bir daha çürümüş sopaya dayanma, çürük tahtaya basma diye onu cezalandırdı.
  • لیک یوسف را به خود مشغول کرد  ** تا نیاید در دلش زان حبس درد 
  • Fakat Yusuf’u da gönlüne o mahpusluktan bir dert gelmesin diye kendisiyle meşgul etti.
  • آن‌چنانش انس و مستی داد حق  ** که نه زندان ماند پیشش نه غسق  3415
  • Tanrı ona öyle bir ünsiyet öyle bir sarhoşluk ver di ki, gözünde ne zindan kaldı ne karanlık.