English    Türkçe    فارسی   

6
3648-3657

  • دیو اگر عاشق شود هم گوی برد  ** جبرئیلی گشت و آن دیوی بمرد 
  • Şeytan bile âşık olsa topu çeler. Bir cebrail kesilir, şeytanlığı ölür.
  • اسلم الشیطان آنجا شد پدید  ** که یزیدی شد ز فضلش بایزید 
  • Bu makamda “ Şeytanım, benim elimde Müslüman oldu” sırrı belirir. Yezid’lik Tanrı ihsanıyla kalmaz, Yezit, Bayazıt olur.
  • این سخن پایان ندارد ای گروه  ** هین نگه دارید زان قلعه وجوه  3650
  • Ey kavim bu sözün sonu gelmez. Siz, o kaleye insan resimlerinden sakının!
  • هین مبادا که هوستان ره زند  ** که فتید اندر شقاوت تا ابد 
  • Olmaya ki heves yolunuzu kessin, ebedî bir kötülüğe düşesiniz.
  • از خطر پرهیز آمد مفترض  ** بشنوید از من حدیث بی‌غرض 
  • Tehlikeden sakınmak farzdır. Benden bu garezsiz sözü duyun!
  • در فرج جویی خرد سر تیز به  ** از کمین‌گاه بلا پرهیز به 
  • Kurtuluş arıyorsan aklın sağlam ve keskin olması, belâ pususundan çekinmek yeğdir.”
  • گر نمی‌گفت این سخن را آن پدر  ** ور نمی‌فرمود زان قلعه حذر 
  • Babaları bu sözleri söylemeseydi, o kaleden çekinin demeseydi.
  • خود بدان قلعه نمی‌شد خیلشان  ** خود نمی‌افتاد آن سو میلشان  3655
  • O kaleye gitmek akıllarına bile gelmeyecekti. Gönülleri o tarafa akmayacaktı bile.
  • کان نبد معروف بس مهجور بود  ** از قلاع و از مناهج دور بود 
  • Çünkü tanınmış bir kale değildi. O, pek ıssız bir yerdeydi. Kalelerden, yolardan uzaktaydı.
  • چون بکرد آن منع دلشان زان مقال  ** در هوس افتاد و در کوی خیال 
  • Fakat babaları gitmeyin deyince bu sözden hevese, hayale düştüler.