English    Türkçe    فارسی   

6
4030-4039

  • ور بگفتی هست نانها بی‌نمک  ** ور بگفتی عکس می‌گردد فلک  4030
  • Ekmekler tuzsuz; felek, aksine dönmede…
  • ور بگفتی که به درد آمد سرم  ** ور بگفتی درد سر شد خوشترم 
  • Başım ağrıyor; başımın ağrısı geçti gibi bir şey söylese hep başka şey kastederdi.
  • گر ستودی اعتناق او بدی  ** ور نکوهیدی فراق او بدی 
  • Birini övse onu över, birinden şikayetlense onun ayrılığını anlatmış olurdu.
  • صد هزاران نام گر بر هم زدی  ** قصد او و خواه او یوسف بدی 
  • Yüz binlerce ad söylese maksadı, dileği hep Yusuf’tu.
  • گرسنه بودی چو گفتی نام او  ** می‌شدی او سیر و مست جام او 
  • Acıkırsa onun adını söylerdi. Tok olursa onunla duyar, onun kadehinden sarhoş olurdu.
  • تشنگیش از نام او ساکن شدی  ** نام یوسف شربت باطن شدی  4035
  • Susuzluğu onun adıyla geçerdi. Batıni şerbeti onun adıydı.
  • ور بدی دردیش زان نام بلند  ** درد او در حال گشتی سودمند 
  • Derdi oldu mu onun yüce adıyla derhal derdi yatışırdı.
  • وقت سرما بودی او را پوستین  ** این کند در عشق نام دوست این 
  • Hatta kış vakti sevgilisinin adı ona kürk kesilirdi. Sevda aleminde sevgilisinin adı bu işi işler işte.
  • عام می‌خوانند هر دم نام پاک  ** این عمل نکند چو نبود عشقناک 
  • Aşağılık kişiler de her an o temiz adı anar ama bu tesir görülmez; çünkü onlarda aşk yoktur.
  • آنچ عیسی کرده بود از نام هو  ** می‌شدی پیدا ورا از نام او 
  • İsa, onun adıyla mucizeler yaptı. Ne mucize gördüyse onun adıyla gösterdi.