English    Türkçe    فارسی   

6
4282-4291

  • بحر جان‌افزا و بحر پر حرج  ** در میان هر دو بحر این لب مرج 
  • Bu dudak, cana canlar katan denizle, eziyetler, zahmetler denizi arasında bir berzahtır.
  • چون یپنلو در میان شهرها  ** از نواحی آید آن‌جا بهرها 
  • Şehirlerdeki köylü pazarına benzer adeta. Etraftan alışveriş için hep oraya gelirler.
  • کاله‌ی معیوب قلب کیسه‌بر  ** کاله‌ی پر سود مستشرف چو در 
  • Kusurlu kumaşla, adamın kesesini berbadeden kalp akça ve inci gibi değerli ve pahalı kumaş, hep oradadır.
  • زین یپنلو هر که بازرگان‌ترست  ** بر سره و بر قلب‌ها دیده‌ورست  4285
  • Bu köylü pazarından kim, daha ziyade ticaretten anlar, geçer akçayla kalp akçayı görür, tanırsa kar eder.
  • شد یپنلو مر ورا دار الرباح  ** وآن گر را از عمی دار الجناح 
  • Köylü pazarı, bu çeşit adama kar yeri olur. Başkasına da körlüğü yüzünden suç ve zarar yeridir.
  • هر یکی ز اجزای عالم یک به یک  ** بر غبی بندست و بر استاد فک 
  • Alem cüzülerinden her biri, teker teker aptala düğümdür, ustaya düğüm açmak.
  • بر یکی قندست و بر دیگر چو زهر  ** بر یکی لطفست و بر دیگر چو قهر 
  • Birine şekerdir, öbürüne zehir. Birine lütuftur, öbürüne kahır.
  • هر جمادی با نبی افسانه‌گو  ** کعبه با حاجی گواه و نطق‌خو 
  • Her cansız şey, peygambere hikayeler söyler. Kabe, hacıya tanıklık eder, söz söyler.
  • بر مصلی مسجد آمد هم گواه  ** کو همی‌آمد به من از دور راه  4290
  • Mescit de namaz kılana tanıklık verir, ta uzak yollardan bana gelirdi der.
  • با خلیل آتش گل و ریحان و ورد  ** باز بر نمرودیان مرگست و درد 
  • Ateş, Halil’e gül ve reyhan kesilir, Nemrud ’a uyanlaraysa ölümdür derttir.