English    Türkçe    فارسی   

6
967-976

  • پندها دادم که پنهان دار دین  ** سر بپوشان از جهودان لعین 
  • Dinini gizle, melûn kâfirlerden sırrını sakla diye öğütler verdim.
  • عاشق است او را قیامت آمدست  ** تا در توبه برو بسته شدست 
  • Fakat o âşık, kıyamete ulaşmış... Ona tövbe kapısı kapanmış.
  • عاشقی و توبه یا امکان صبر  ** این محالی باشد ای جان بس سطبر 
  • Hem âşıklık, hem tövbe, hem de sabretme imkânı. Bu, pek imkânsız bir şeydir canım efendim.
  • توبه کردم و عشق هم‌چون اژدها  ** توبه وصف خلق و آن وصف خدا  970
  • Tövbe bir kurtçağızdır, aşksa bir ejderhaya benzer. Tövbe, halkın sıfatıdır, aşksa Allah sıfatı.
  • عشق ز اوصاف خدای بی‌نیاز  ** عاشقی بر غیر او باشد مجاز 
  • Aşk, kimseye niyazı ve ihtiyacı olmayan Allah’nın vasıflarındandır.Ondan başkasına âşık olma, geçici bir hevestir.
  • زانک آن حسن زراندود آمدست  ** ظاهرش نور اندرون دود آمدست 
  • Çünkü mecazi aşk, altınlarla bezenmiş bir güzelliktir. Görünüşü nurdur, fakat içi dumandır.
  • چون رود نور و شود پیدا دخان  ** بفسرد عشق مجازی آن زمان 
  • Nur gitti de duman meydana çıktı mı mecazi aşk, derhal soğur, donar.
  • وا رود آن حسن سوی اصل خود  ** جسم ماند گنده و رسوا و بد 
  • O güzellik aslına gider, beden kokmuş rüsvay, kötü bir halde kalır.
  • نور مه راجع شود هم سوی ماه  ** وا رود عکسش ز دیوار سیاه  975
  • Ayın nuru da aya döndü mü duvardaki aksi gider, o duvar simsiyah kesilir.
  • پس بماند آب و گل بی آن نگار  ** گردد آن دیوار بی مه دیووار 
  • O nakış, o boya gitti mi su ve toprak kalır. Ay olmayınca o duvar şeytan gibi bir hale düşer.