English    Türkçe    فارسی   

2
745-754

  • Halis altın kalp akçaya bir ziya, bir parıltı vermiştir. Fakat ayar olmadıkça zan ile altını seçmeye kalkışma. 745
  • پرتوی بر قلب زد خالص ببین ** بی‏محک زر را مکن از ظن گزین‏
  • Ayarın varsa altın seç, yoksa yürü, kendini bilen bir kişiye teslim et.
  • گر محک داری گزین کن ور نه رو ** نزد دانا خویشتن را کن گرو
  • Yahut da ruhundan mihenk olmalı. Bilmiyorsan yapayalnız yola düşüp ilerleme.
  • یا محک باید میان جان خویش ** ور ندانی ره مرو تنها تو پیش‏
  • Yolda gulyabaniler vardır, sesleri bildik sesine seni mahvetmeğe çeken tanıdık sesine benzer.
  • بانگ غولان هست بانگ آشنا ** آشنایی که کشد سوی فنا
  • “Ey kervan halkı, buraya gelin; işte yol, iz buracıkta” diye bağırırlar.
  • بانگ می‏دارد که هان ای کاروان ** سوی من آیید نک راه و نشان‏
  • Gulyabani kervan halkını yok etmek, onları da yok olanlara katmak için birer, birer adlarıyla çağırır. 750
  • نام هر یک می‏برد غول ای فلان ** تا کند آن خواجه را از آفلان‏
  • Çağrılan kişi, oraya varınca bir de bakar ki karşısında kurt, aslan. Ömrü zayi olmuş, yol uzun, gün de geçiyor.!
  • چون رسد آن جا ببیند گرگ و شیر ** عمر ضایع راه دور و روز دیر
  • Ey iyi huylu kişi, gulyabani sesi nasıldır? “Mal isterim, mevki isterim, şeref, isterim!” işte böyle.
  • چون بود آن بانگ غول آخر بگو ** مال خواهم جاه خواهم و آبرو
  • İçimden bu sesleri menet de sırlar keşfedilsin.
  • از درون خویش این آوازها ** منع کن تا کشف گردد رازها
  • Allah’ı an da gulyabanilerin seslerini mahvet. Nergis gibi olan gözünü bu gergese karşı kapa.
  • ذکر حق کن بانگ غولان را بسوز ** چشم نرگس را از این کرکس بدوز