English    Türkçe    فارسی   

3
2324-2333

  • Onlar da gece gündüz dua ediyorlar, Yarabbi bize para ver, mal, mülk ver diyorlar.
  • روز و شب اندر دعااند و ثنا ** لابه‌گویان که تو ده‌مان ای خدا
  • Sen vermezsen kimsecikler bir şey vermez. Ey kapalı kapıları açan Allah, bize ihsan kapısını da sen aç derler. 2325
  • تا تو ندهی هیچ کس ندهد یقین ** ای گشاینده تو بگشا بند این
  • Fakat körlerin çalışıp çabalaması yalnız dua ve feryat… Bir dilim ekmekten başka ellerine bir şey geçmez” dedi.
  • مکسب کوران بود لابه و دعا ** جز لب نانی نیابند از عطا
  • Halk, “Bu Müslüman doğru söylüyor. Bu dua satan, zalim bir adam.
  • خلق گفتند این مسلمان راست‌گوست ** وین فروشنده‌ی دعاها ظلم‌جوست
  • Hiç dua, bir şeye sahip olmaya sebep midir? Bu, şeraitte görülmüş bir şey mi?
  • این دعا کی باشد از اسباب ملک ** کی کشید این را شریعت خود بسلک
  • Ya paranla alarak bir mala sahip olursun, ya birisi sana bir şey bağışlar yahut vasiyet eder yahut da gönlünden kopar, sana verir. Bu çeşit bir şey olmadıkça bir şeye sahip olamazsın ki.
  • بیع و بخشش یا وصیت یا عطا ** یا ز جنس این شود ملکی ترا
  • Bu yeni şeriat hangi kitapta. Sen ya o öküzü ver, ya hapse git” demekteydi. 2330
  • در کدامین دفترست این شرع نو ** گاو را تو باز ده یا حبس رو
  • Adam, yüzünü göğe tutarak dedi ki: “Yarabbi, benim halimi senden başka kimsecikler bilmez.
  • او به سوی آسمان می‌کرد رو ** واقعه‌ی ما را نداند غیر تو
  • Gönlüme o duayı sen ilham ettin, gönlümde yüzlerce ümit belirttin.
  • در دل من آن دعا انداختی ** صد امید اندر دلم افراختی
  • Lâf olsun diye dua etmedim ya… Yusuf gibi rüyalar görmüştüm.”
  • من نمی‌کردم گزافه آن دعا ** همچو یوسف دیده بودم خوابها