- Üç genç de öyle semirdi, öyle şişmanladı ki şişmanlıktan âleme sığamaz oldular!
- آنچنان کز فربهی هر یک جوان ** در نگنجیدی ز زفتی در جهان
- Bu kadar şişmanlıkta, bu koskocaman kelleyle, kulakla, bu iri yedi endamla beraber kapının çatlağından süzülüp geçtiler!
- با چنین گبزی و هفت اندام زفت ** از شکاف در برون جستند و رفت
- Ölüm de halka görünmez, ölümün yolu da gizlidir. Ölüm de göze gelmez… Acayip bir çıkış yeridir. 2625
- راه مرگ خلق ناپیدا رهیست ** در نظر ناید که آن بیجا رهیست
- İşte bak, kervanlar birbiri ardına ulanmış, o kapının gizli çatlağından geçip gitmede!
- نک پیاپی کاروانها مقتفی ** زین شکاف در که هست آن مختفی
- Fakat o çatlağı arasan göremezsen. Pek gizlidir ama ondan bunca kişileri geçirdiler, gelin evine güvey götürür gibi götürdüler.
- بر در ار جویی نیابی آن شکاف ** سخت ناپیدا و زو چندین زفاف
- Uzaktakini bile gören köle, keskin kulaklı sağır, uzun elbiseli çıplağın açıklanması
- شرح آن کور دوربین و آن کر تیزشنو و آن برهنه دراز دامن
- Sağır, istektir, dilektir. Bizim ölümümüzü duydu da kendi ölümünü duymadı, kendi görünüşünü görmedi.
- کر امل را دان که مرگ ما شنید ** مرگ خود نشنید و نقل خود ندید
- Kör de hırstır. Halkın ayıbını kıldan kıla görür. Taraf taraf söyler de,
- حرص نابیناست بیند مو بمو ** عیب خلقان و بگوید کو بکو
- Kör gözü kendi ayıbını zerre kadar göremez, fakat gene de âlemin ayıbını arar! 2630
- عیب خود یک ذره چشم کور او ** مینبیند گرچه هست او عیبجو
- Çıplak, elbisesinin eteğini kesecekler diye korkuyor ama çıplak adamın eteğimi olur ki kessinler!
- عور میترسد که دامانش برند ** دامن مرد برهنه چون درند
- Dünyaya kapılan da hem müflistir, hem de korkmakta. Hâlbuki hırsızlardan hiç de korkmaması lâzım.
- مرد دنیا مفلس است و ترسناک ** هیچ او را نیست از دزدانش باک