- Demir, onlara râm oldu, mum kesildi… Rüzgâr, onlara kul oldu, hükümlerine girdi!
- آهن آن را رام شد چون موم شد ** باد آن را بنده و محکوم شد
- Resulullâh sallallâhu aleyhi ve selem, “Şüphe yok ki Allah’ın gizli velileri var” buyurdu
- بیان آنک رسول علیه السلام فرمود ان لله تعالی اولیاء اخفیاء
- (Peygamberlerden başka) bir taife daha vardır ki bunlar pek gizlidirler. Bu zahir halkına nereden meşhur olacaklar?
- قوم دیگر سخت پنهان میروند ** شهرهی خلقان ظاهر کی شوند
- Bunca kerametleri vardır da yine ululuklarını hiç kimsenin gözü görmez! 3105
- این همه دارند و چشم هیچ کس ** بر نیفتد بر کیاشان یک نفس
- Hem uludurlar, kerametleri vardır… Hem Allah hareminde gizlenmişlerdir. Onların adlarını Abdal bile işitmemiştir.
- هم کرامتشان هم ایشان در حرم ** نامشان را نشنوند ابدال هم
- Sen yoksa Allah’ın keremlerini bilmiyor musun ki… Seni “Gel” diye onların bulunduğu tarafa çağırıp duruyor.
- یا نمیدانی کرمهای خدا ** کو ترا میخواند آن سو که بیا
- Âlemin altı ciheti de onun keremleriyle dolu… Nereye baksan onun bayrakları orada dikildi!
- شش جهت عالم همه اکرام اوست ** هر طرف که بنگری اعلام اوست
- Bir kerem sahibi, sana gel, ateşe gir dese hemencecik atıl ateşe… Beni yakar mı deme bile!
- چون کریمی گویدت آتش در آ ** اندر آ زود و مگو سوزد مرا
- Allah razı olsun, Enes’in peşkirini ateşe atması ve peşkirin yanmaması
- حکایت مندیل در تنور پر آتش انداختن انس رضی الله عنه و ناسوختن
- Malik oğlu Enes’ten rivayet edilmiştir. Birisi ona konuk olmuştu. 3110
- از انس فرزند مالک آمدست ** که به مهمانی او شخصی شدست
- O hikâye eder: Yemekten sonra, peşkirini sararmış,
- او حکایت کرد کز بعد طعام ** دید انس دستارخوان را زردفام
- Kirlenmiş, yemeğe bulaşmış gören Enes, hizmetçi kadına: “Bunu al da tandıra at, bir müddet kalsın” dedi.
- چرکن و آلوده گفت ای خادمه ** اندر افکن در تنورش یکدمه