- Bir tecellisiyle kamışı, canı da tatlı, gönlü de tatlı bir hale getirdi… Toprağa mensup insan, onun lütfuyla Çigil güzeli oldu.
- آنچ نی را کرد شیرین جان و دل ** و آنچ خاکی یافت ازو نقش چگل
- Kaşı o dertçe fitneci, işveci bir hale getirdi; yüzü gül ve nar gibi kıpkırmızı bir renge boyadı…
- آنچ ابرو را چنان طرار ساخت ** چهره را گلگونه و گلنار ساخت
- Dile yüzlerce sihirbazlık öğretti; madene Caferi altın hassasını ihsan etti.
- مر زبان را داد صد افسونگری ** وانک کان را داد زر جعفری
- Silâh deposunun kapısını açınca güzellerin bakışları âşıkları koklamaya başladı…
- چون در زرادخانه باز شد ** غمزههای چشم تیرانداز شد
- Bu tecelli ile bu feyz ile benim gönlüme de ok attı, beni de sevdalara saldı… Beni şükre de âşık etti, şekere de! 4135
- بر دلم زد تیر و سوداییم کرد ** عاشق شکر و شکرخاییم کرد
- Öyle bir sevgiliye âşığım ki her alım, onun alımıdır. Akıl da onun bir kuluna kuludur, can da!
- عاشق آنم که هر آن آن اوست ** عقل و جان جاندار یک مرجان اوست
- Ben kuru lâf etmem; bir söz söylesem bile su gibi söylerim de ateşi söndürmede hiçbir ıstırabım olmaz.
- من نلافم ور بلافم همچو آب ** نیست در آتشکشیام اضطراب
- Ben nasıl bir şey çalabilirim? Hazinedar o… Nasıl kuvvetlenmem, arkam o…
- چون بدزدم چون حفیظ مخزن اوست ** چون نباشم سخترو پشت من اوست
- Kimin arkası güneşten kızar, ısınırsa yüzü pek olur, kuvvetlenir… Artık ona ne korku vardır, ne utanma!
- هر که از خورشید باشد پشت گرم ** سخت رو باشد نه بیم او را نه شرم
- Yüzü, hiçbir şeye aldırış etmeyen güneş gibi düşmanı yakar, perdeleri yırtar. 4140
- همچو روی آفتاب بیحذر ** گشت رویش خصمسوز و پردهدر