English    Türkçe    فارسی   

1
880-904

  • Onu havuzdan kurtarır, madenine azar azar götürür ki sen götürdüğünü görmeyesin. (fırat) 880
  • می‌‌رهاند می‌‌برد تا معدنش ** اندک اندک تا نبینی بردنش‌‌
  • Bu nefes alıp vermek de bizim hayatımızı azar azar cihan mahbesinden çalar. (T.M. 876)
  • وین نفس جانهای ما را همچنان ** اندک اندک دزدد از حبس جهان‌‌
  • Sözlerin temizleri, bizden çıkarak ona yükselir, ondan başkasının bilmediği yere kadar varır.
  • تا إلیه یصعد أطیاب الکلم ** صاعدا منا إلی حیث علم‌‌
  • Nefeslerimiz, temizlik sebebiyle bizden hediye olarak beka yurduna yücelir.
  • ترتقی أنفاسنا بالمنتقی ** متحفا منا إلی دار البقا
  • Sonra ululuk sahibi Tanrı’dan, ancak rahmet olarak sözlerimizin mükâfatı, iki misli bize gelir;
  • ثم تاتینا مکافات المقال ** ضعف ذاک رحمة من ذی الجلال‌‌
  • Sonradan kul nail olduğu şeylere bir daha nail olsun diye bizi, yine o güzel sözlere sevk eder, yine bize o çeşit sözler söyletir. 885
  • ثم یلجینا الی امثالها ** کی ینال العبد مما نالها
  • İşte böylece en güzel sözleri söyledikçe hep böyle sözlerin çıkmakta, Tanrı rahmeti inmektedir ve bu iki hal sende daimîdir.
  • هکذا تعرج و تنزل دایما ** ذا فلا زلت علیه قائما
  • Fârisî söyleyelim: Bu şevk ve cezbe, o zevkin geldiği taraftan gelir.
  • پارسی گوییم یعنی این کشش ** ز آن طرف آید که آمد آن چشش‌‌
  • Her kavmin gözü, bir günceğiz zevk sürdüğü cihette kalmıştır.
  • چشم هر قومی به سویی مانده است ** کان طرف یک روز ذوقی رانده است‌‌
  • Yakînen her cinsin zevki kendi cinsiyledir. Bak; cüz’ün zevki kendi küllünden olur.
  • ذوق جنس از جنس خود باشد یقین ** ذوق جزو از کل خود باشد ببین‌‌
  • Yahut o şey, bir cinse katılma kabiliyetinde olur da ona erişince o cinsten oluverir. 890
  • یا مگر آن قابل جنسی بود ** چون بدو پیوست جنس او شود
  • Su ve ekmek gibi ki bizim cinsimiz değilken bizim cinsimizden oluverdi ve vücudumuzu besledi, kuvvetimizi arttırdı.
  • همچو آب و نان که جنس ما نبود ** گشت جنس ما و اندر ما فزود
  • Su ve ekmeğin sûreta bizimle cinsiyeti yoktur ama sonucu bakımından onu cinsimiz bil.
  • نقش جنسیت ندارد آب و نان ** ز اعتبار آخر آن را جنس دان‌‌
  • Eğer, bizimle cins olanlardan başka bir şeyden zevk alıyorsak o da ancak bizimle cinsiyeti olana benzer bir şeydir.
  • ور ز غیر جنس باشد ذوق ما ** آن مگر مانند باشد جنس را
  • Cinse benzeyenden alınan zevk, dimî değildir. O zevk âriyettir. Âriyet nesne ise akıbet baki kalmaz.
  • آن که مانند است باشد عاریت ** عاریت باقی نماند عاقبت‌‌
  • Kuşa, ıslıktan zevk gelirse de cinsini bulamayınca ok gibi uçar gider. 895
  • مرغ را گر ذوق آید از صفیر ** چون که جنس خود نیابد شد نفیر
  • Susuz kimseye seraptan zevk gelir, fakat ona erişince kaçar ve yine su arar.
  • تشنه را گر ذوق آید از سراب ** چون رسد در وی گریزد جوید آب‌‌
  • Müflisler kalp altından hoşlanırlarsa da, o altın darphanede rüsvay olur.
  • مفلسان هم خوش شوند از زر قلب ** لیک آن رسوا شود در دار ضرب‌‌
  • Dikkat et; altın suyu ile boyaman seni yoldan alıkoymasın! Dikkat et; bâtıl hayal seni kuyuya düşürmesin!
  • تا زر اندودیت از ره نفگند ** تا خیال کژ ترا چه نفگند
  • Kelile’den bu hikâyeyi oku ve o kıssadan hisse almaya bak!
  • از کلیله باز جو آن قصه را ** و اندر آن قصه طلب کن حصه را
  • Av hayvanlarının aslana, tevekkül edip çalışmayı terk etmesini söylemeleri
  • بیان توکل و ترک جهد گفتن نخجیران به شیر
  • Güzel bir derede av hayvanları, aslan korkusundan ıstırap içindeydiler. 900
  • طایفه‌‌ی نخجیر در وادی خوش ** بودشان از شیر دایم کش مکش‌‌
  • Çünkü aslan, daima pusudan çıkıp birisini kapmaktaydı. O otlak bu yüzden hepsine fena geliyordu.
  • بس که آن شیر از کمین درمی‌‌ربود ** آن چرا بر جمله ناخوش گشته بود
  • Hileye başvurdular; aslanın huzuruna geldiler. “Biz sana gündelikle yiyecek verip doyuralım,
  • حیله کردند آمدند ایشان بشیر ** کز وظیفه ما ترا داریم سیر
  • Bundan sonra hiçbir av peşine düşme ki bu otlak, bize zehrolmasın” dediler.
  • بعد از این اندر پی صیدی میا ** تا نگردد تلخ بر ما این گیا
  • Aslanın av hayvanlarına cevap verip çalışmanın faydasını söylemesi
  • جواب گفتن شیر نخجیران را و فایده‌‌ی جهد گفتن‌‌
  • Aslan dedi ki: “Hileye uğramasam, vefa görecek olsam dediğiniz doğru. Ben şundan, bundan çok hileler görmüşümdür.
  • گفت آری گر وفا بینم نه مکر ** مکرها بس دیده‌‌ام از زید و بکر