English    Türkçe    فارسی   

2
2005-2029

  • Kâfirin sesi çirkin olduğundan icabete eş olamaz. 2005
  • ناله‏ی کافر چو زشت است و شهیق ** ز آن نمی‏گردد اجابت را رفیق‏
  • “Susun” emri, kötü ses hakkındadır. Çünkü o ses, halkın kanından köpek gibi sarhoş olmuştur.
  • اخسؤا بر زشت آواز آمده ست ** کاو ز خون خلق چون سگ بود مست‏
  • Ayının feryadı bile acındıracak bir ses olur da senin feryadın olmazsa bu çok kötü bir şeydir!
  • چون که ناله‏ی خرس رحمت کش بود ** ناله‏ات نبود چنین ناخوش بود
  • Bil ki sen Yusuf’a kurtluk etmişsin yahut bir suçsuzun kanını içmişsin.
  • دان که با یوسف تو گرگی کرده‏ای ** یا ز خون بی‏گناهی خورده‏ای‏
  • Tövbe et içtiğini kus. Eğer yara eskidiyse yürü, dağla!
  • توبه کن و ز خورده استفراغ کن ** ور جراحت کهنه شد رو داغ کن‏
  • Ayıyla, onun vefakârlığına güvenen ahmağın hikâyesi
  • تتمه‏ی حکایت خرس و آن ابله که بر وفای او اعتماد کرده بود
  • Ayı, ejderhadan kurtulup o babayiğit erden o keremi görünce, 2010
  • خرس هم از اژدها چون وارهید ** و آن کرم ز آن مرد مردانه بدید
  • Eshâb- Kehf’in köpeği gibi onun peşine takıldı.
  • چون سگ اصحاب کهف آن خرس زار ** شد ملازم در پی آن بردبار
  • O Müslüman, hastalanıp yastığa baş koyunca da ayı, ona bağlanmış, gönül vermiş olduğundan bırakmadı, başın da beklemeye başladı.
  • آن مسلمان سر نهاد از خستگی ** خرس حارس گشت از دل بستگی‏
  • Birisi oradan geçerken “ Halin nasıl? Kardeş, bu ayıyla ne işin var” dedi.
  • آن یکی بگذشت و گفتش حال چیست ** ای برادر مر ترا این خرس کیست‏
  • Er, ejderha hikâyesini nakletti. O adam “ Ayıya güvenme be ahmak.
  • قصه واگفت و حدیث اژدها ** گفت بر خرسی منه دل ابلها
  • Ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir. Ne suretle olursa olsun sürülmesi gerek” dedi. 2015
  • دوستی ابله بتر از دشمنی است ** او بهر حیله که دانی راندنی است‏
  • Er dedi ki; “Vallahi bunu hasedinden söyledin, yoksa sen ayıya ne bakıyorsun, sevgilisini gör!”
  • گفت و الله از حسودی گفت این ** ور نه خرسی چه نگری این مهر بین‏
  • Adam, “Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir, benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir.
  • گفت مهر ابلهان عشوه‏ده است ** این حسودی من از مهرش به است‏
  • Be adam, gel benimle bir ol da o ayıyı sür, defet. Hemcinsini bırakıp ayıya güvenme” dediyse de
  • هی بیا با من بران این خرس را ** خرس را مگزین مهل هم جنس را
  • Er, “Git, git hasetçi herif, kendi işine bak” dedi. Adam “İşim buydu ama sana nasip değil.
  • گفت رو رو کار خود کن ای حسود ** گفت کارم این بد و رزقت نبود
  • Yüce kişi ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya. Onu bırak da eşin dostun ben olayım. 2020
  • من کم از خرسی نباشم ای شریف ** ترک او کن تا منت باشم حریف‏
  • Başına bir şey gelecek diye yüreğim titriyor. Böyle bir ayı ile ormanlığa gitme.
  • بر تو دل می‏لرزدم ز اندیشه‏ای ** با چنین خرسی مرو در بیشه‏ای‏
  • Yüreğim asla olmayacak şeyden titremedi. Bu seziş Allah nurundandır, saçma değil.
  • این دلم هرگز نلرزید از گزاف ** نور حق است این نه دعوی و نه لاف‏
  • Ben müminim “Mümin Allah nuruyla bakar” sırrına mazharım. Kendine gel, kendine! Bu ateşgedeyi bırak!” dedi.
  • مومنم ینظر بنور الله شده ** هان و هان بگریز از این آتشکده‏
  • Bu sözler, erin kulağına girmedi. Suizan adama kuvvetli bir settir.
  • این همه گفت و به گوشش در نرفت ** بد گمانی مرد را سدی است زفت‏
  • Ayının elini tuttu, adamın elini bıraktı. Adam da “Senin aklın başında değil, gidiyorum” dedi. 2025
  • دست او بگرفت و دست از وی کشید ** گفت رفتم چون نه‏ای یار رشید
  • Er dedi ki: “Git benim kaydıma kalma. Boş boğaz herif, o derece bilirlikten dem vurup durma”
  • گفت رو بر من تو غم خواره مباش ** بو الفضولا معرفت کمتر تراش‏
  • Adam tekrar “Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine lütfetmiş olursun” dedi.
  • باز گفتش من عدوی تو نی‏ام ** لطف باشد گر بیایی در پی‏ام‏
  • Er “Uykum geldi. Bırak beni işine git” dedi. Adam “Yahu, ne olur bir dosta uy da,
  • گفت خوابستم مرا بگذار و رو ** گفت آخر یار را منقاد شو
  • Akıllı birisinin himayesinde, gönül sahibi bir dostun civarında uyu” dedi.
  • تا بخسبی در پناه عاقلی ** در جوار دوستی صاحب دلی‏