English    Türkçe    فارسی   

3
1381-1405

  • Adam: “Dur, senden bir şey soracağım, cevabını ver, sonra beni döv.
  • گفت سیلی‌زن سالت می‌کنم ** پس جوابم گوی وانگه می‌زنم
  • Senin kafana vurunca şırak diye bir sestir çıktı. Şimdi burada dostça senden bir sualim var:
  • بر قفای تو زدم آمد طراق ** یک سالی دارم اینجا در وفاق
  • Bu şırak sesi benim elimden mi çıktı, yoksa senin kafandan mı ey uluların öğündüğü ulu zat?” dedi.
  • این طراق از دست من بودست یا ** از قفاگاه تو ای فخر کیا
  • Adamcağız dedi ki: “Acıdan kurtulmadım ki bu düşünceye dalayım.
  • گفت از درد این فراغت نیستم ** که درین فکر و تفکر بیستم
  • Senin derdin yok, sen düşüne dur.” Dert sahibi böyle düşüncelere saplanamaz, kendine gel! 1385
  • تو که بی‌دردی همی اندیش این ** نیست صاحب‌درد را این فکر هین
  • Hikâye
  • حکایت
  • Sahabenin ruhlarında Kuran’a karşı fevkalâde bir iştiyak vardı ama aralarında hafız pek azdı.
  • در صحابه کم بدی حافظ کسی ** گرچه شوقی بود جانشان را بسی
  • Çünkü bir meyve oldu mu kabuğu adamakıllı incelir, çatlar, dökülür.
  • زانک چون مغزش در آگند و رسید ** پوستها شد بس رقیق و واکفید
  • Ceviz, fıstık ve badem bile olunca kabukları incelir.
  • قشر جوز و فستق و بادام هم ** مغز چون آگندشان شد پوست کم
  • İlmin hakikati de kemâle gelince kışrı azalır. Zira sevgilisi, âşıkı yakar, yandırır.
  • مغز علم افزود کم شد پوستش ** زانک عاشق را بسوزد دوستش
  • İstenen, sevilen kişinin vasfı, isteyen, seven kişinin vasıflarının zıddıdır. Vahiy ve nur şimşeği, peygamberi yakar. 1390
  • وصف مطلوبی چو ضد طالبیست ** وحی و برق نور سوزنده‌ی نبیست
  • Kadîm olan Allah’ın sıfatları tecelli edince hâdisin sıfatlarını yakar, mahveder.
  • چون تجلی کرد اوصاف قدیم ** پس بسوزد وصف حادث را گلیم
  • Sahabe arasında birisi Kur’an’ın dörtte birini ezberledi de duyuldu mu, sahabe, bu bizim ulumuzdur derdi.
  • ربع قرآن هر که را محفوظ بود ** جل فینا از صحابه می‌شنود
  • Böyle bir büyük mana ile sureti bir arada cem etmek, hayretlere düşmüş, mest olmuş padişahtan başka kimseye mümkün değildir.
  • جمع صورت با چنین معنی ژرف ** نیست ممکن جز ز سلطانی شگرف
  • Böyle bir sarhoşluk âleminde edep kaidelerine riayet etmenin zaten imkânı yoktur, bu imkân bulunsa bile şaşılacak şeydir doğrusu!
  • در چنین مستی مراعات ادب ** خود نباشد ور بود باشد عجب
  • İstiğna âleminde niyaza riayet etmek, yuvarlak bir şeyle uzun bir şeyi, zıddoldukları halde bir arada cem etmeye benzer. 1395
  • اندر استغنا مراعات نیاز ** جمع ضدینست چون گرد و دراز
  • Sopa, esasen körlerin sevgilisidir. Kör, Kur’an sandığına benzer ancak.
  • خود عصا معشوق عمیان می‌بود ** کور خود صندوق قرآن می‌بود
  • Körlerin sözleri, Mushaf harfleriyle, eski hikâyelerle, korkutuşlarla dolu sandıklardır.
  • گفت کوران خود صنادیقند پر ** از حروف مصحف و ذکر و نذر
  • Fakat Kur’an’la dolu sandık, boş sandıktan iyidir elbet.
  • باز صندوقی پر از قرآن به است ** زانک صندوقی بود خالی بدست
  • Yüksüz sandık fareler ve yılanlar dolu sandıktan daha iyidir.
  • باز صندوقی که خالی شد ز بار ** به ز صندوقی که پر موشست و مار
  • Hâsılı insan, vuslata erdi mi vasıta olan kadın, adamın gözüne soğuk görünmeye başlar. 1400
  • حاصل اندر وصل چون افتاد مرد ** گشت دلاله به پیش مرد سرد
  • Güzelim istediğin şeye ulaştın mı artık bilgi sahibi olmayı istemek kötüdür.
  • چون به مطلوبت رسیدی ای ملیح ** شد طلب کاری علم اکنون قبیح
  • Göklerin damlarına çıktıktan sonra da merdiven aramak manasızdır.
  • چون شدی بر بامهای آسمان ** سرد باشد جست وجوی نردبان
  • Hayra ulaşan kişi, dostluk ve başkasına bir şey öğretmek maksatlarından başka bir maksatla yine hayır yolunu arar, o yoldan bahsederse bu iş, soğuk bir şeydir.
  • جز برای یاری و تعلیم غیر ** سرد باشد راه خیر از بعد خیر
  • Aydın ayna saf ve cilâlı bir halde iken onu cilâlamaya kalkışmak bilgisizliktir.
  • آینه‌ی روشن که شد صاف و ملی ** جهل باشد بر نهادن صیقلی
  • Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturduktan sonra mektup ve elçi araştırmak çirkin bir şeydir. 1405
  • پیش سلطان خوش نشسته در قبول ** زشت باشد جستن نامه و رسول
  • Bir âşığın, mâşukunun huzurunda aşk mektubu okuması, sevgilinin bu hareketi beğenmemesi, delâlet edilen şey meydana geldikten sonra delil aramak çirkin bir şeydir, bilinen şeye ulaşıldıktan sonra bilgi ile uğraşmak kötü bir şeydir
  • داستان مشغول شدن عاشقی به عشق‌نامه خواندن و مطالعه کردن عشق‌نامه درحضور معشوق خویش و معشوق آن را ناپسند داشتن کی طلب الدلیل عند حضور المدلول قبیح والاشتغال بالعلم بعد الوصول الی المعلوم مذموم