Bu suretle herkes derlenip toparlandı mı bu hileyle hepsinin boynunu vururlar.
تا بدین شیوه همه جمع آمدند ** گردن ایشان بدین حیلت زدند
Onlar, ezan sesi duyunca Allah davetçisine uymazlardı ya… Onun şomluğu yüzünden.
شومی آنک سوی بانگ نماز ** داعی الله را نبردندی نیاز
Hilekâr Moğolların daveti, onları ölüme kadar çekti, sürdü. Akıllı kişi, sakın Şeytan’ın hilesinden!
دعوت مکارشان اندر کشید ** الحذر از مکر شیطان ای رشید
Yoksulların, muhtaçların seslerini içesiye duy da hilebaz kişinin sesi, kulağını tutup çekmesin!
بانگ درویشان و محتاجان بنوش ** تا نگیرد بانگ محتالیت گوش
Yoksullar, tamahkâr ve kötü huylu adamlarsa bile sen yine gönül sahibini onların içinde ara! 865
گر گدایان طامعاند و زشتخو ** در شکمخواران تو صاحبدل بجو
Denizin dibinde inciler, taşlarla karışık olarak bulunur. Övülecek şeyler, ayıplar, kusurlar arasında olur.
در تگ دریا گهر با سنگهاست ** فخرها اندر میان ننگهاست
İsrailoğulları coşarak erkenden meydana doğru koştular.
پس بجوشیدند اسرائیلیان ** از پگه تا جانب میدان دوان
Firavun bu hileyle onları meydana götürünce güzelim yüzünü onlara gösterdi.
چون بحیلتشان به میدان برد او ** روی خود ننمودشان بس تازهرو
Gönüllerini aldı, ihsanlarda bulundu, vaatler etti.
کرد دلداری و بخششها بداد ** هم عطا هم وعدهها کرد آن قباد
Ondan sonrada “ Canınız için ne olur. Bu akşam hepiniz bu meydan da kalın, burada yatın uyuyun” dedi. 870
بعد از آن گفت از برای جانتان ** جمله در میدان بخسپید امشبان
Cevap vererek dediler ki, “Sana kulluk eder, sözünü dinler hatta dilersen burada bir ay otururuz”
پاسخش دادند که خدمت کنیم ** گر تو خواهی یک مه اینجا ساکنیم
Firavunun, doğum gecesi, İsrailoğullarını karılarından ayırdığına sevinerek meydandan şehre dönmesi
بازگشتن فرعون از میدان به شهر شاد بتفریق بنی اسرائیل از زنانشان در شب حمل
Firavunun, geceleyin “Bu gece doğum gecesi, fakat hepside karılarından ayrı” diye sevinerek geri döndü.
شه شبانگه باز آمد شادمان ** کامشبان حملست و دورند از زنان
Haznedarı İmran da yanındaydı. Onunla konuşa konuşa şehre geldi.
خازنش عمران هم اندر خدمتش ** هم به شهر آمد قرین صحبتش
Ona, “İmran, bu gece sen de burada yat, karının yanına gitme onunla buluşma” dedi.
گفت ای عمران برین در خسپ تو ** هین مرو سوی زن و صحبت مجو
İmran, “Peki, burada yatarım, senin gönlünün istediği şeyden başka bir şey düşünmem bile” dedi. 875
گفت خسپم هم برین درگاه تو ** هیچ نندیشم بجز دلخواه تو
İmran da İsrail oğullarındandı. Fakat Firavuna âdeta gönüllü, candı.
بود عمران هم ز اسرائیلیان ** لیک مر فرعون را دل بود و جان
Firavun, onun isyan edeceğini, gönlünü korktuğu şeyi yapacağını nereden aklına getirecekti?
کی گمان بردی که او عصیان کند ** آنک خوف جان فرعون آن کند
İmran’ın, Musa’nın anasıyla buluşması ve kadının Musa’ya gebe kalması
جمع آمدن عمران به مادر موسی و حامله شدن مادر موسی علیهالسلام
Firavun gitti, İmran da orada yatıp uyudu. Gece yarısından sonra karısı, onu görmeye geldi.
شب برفت و او بر آن درگاه خفت ** نیمشب آمد پی دیدنش جفت
Üstüne kapanıp dudaklarından öpmeye koyuldu. Gece yarısı, onu uykudan uyandırdı.
زن برو افتاد و بوسید آن لبش ** بر جهانیدش ز خواب اندر شبش
İmran uyanıp karısını gördü. Kadın, hoşuna gitti, dudak dudağa öpüşmeye başladılar. 880
گشت بیدار او و زن را دید خوش ** بوسه باران کرده از لب بر لبش
İmran, “Bu zamanda nasıl geldin?” dedi. Kadın “Sana iştiyakımdan. Allah’ın kaza ve kaderi bu” diye cevap verdi.
گفت عمران این زمان چون آمدی ** گفت از شوق و قضای ایزدی
İmran, karısını sevgiyle kucakladı kendini tutamadı.
در کشیدش در کنار از مهر مرد ** بر نیامد با خود آن دم در نبرد
Onunla buluştu ve emaneti ona verdi. Sonrada dedi ki: “Kadın, bu küçük bir iş değil!”
جفت شد با او امانت را سپرد ** پس بگفت ای زن نه این کاریست خرد
Demir taşa çalındı, bir ateştir sıçradı. Hem de öyle bir ateş ki padişahtan da saltanatından öç alıcı, padişaha da, saltanatına da kin güdücü bir ateş.
آهنی بر سنگ زد زاد آتشی ** آتشی از شاه و ملکش کینکشی
Ben buluta benziyorum sen yersin Musa’da nebat. Allah, satranç oyununda şahı sürüyor, bir yutulduk mu yutulduk! 885
من چو ابرم تو زمین موسی نبات ** حق شه شطرنج و ما ماتیم مات