English    Türkçe    فارسی   

4
3537-3561

  • Halk, Peygamber ekşi suratlı; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.
  • عامه گفتندی که پیغامبر ترش ** از چه گشتست و شدست او ذوق‌کش
  • İleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o.
  • خاص گفتندی که سوی چشمتان ** می‌نماید او ترش ای امتان
  • Bir zamancağız bizim gözümüzle bakın da "Heletâ" daki gülüşleri görün hele!
  • یک زمان درچشم ما آیید تا ** خنده‌ها بینید اندر هل اتی
  • O ters şey, armut ağacının üstünde öyle görünür... a genç ağaçtan in de bak! 3540
  • از سر امرود بن بنماید آن ** منعکس صورت بزیر آ ای جوان
  • O armut ağacı, varlık ağacıdır... sen orada oldukça sana yeni şey eski görünür.
  • آن درخت هستی است امرودبن ** تا بر آنجایی نماید نو کهن
  • O ağacın üstünde oldukça âlem pis bir dikenlik, kızgın akreplerle, yılanlarla dopdolu bir yer görünür.
  • تا بر آنجایی ببینی خارزار ** پر ز کزدمهای خشم و پر ز مار
  • Fakat ağaçtan inersen derhal âlemi gül yüzlü dilberlerle, dadılarla, tayalarla dolu görürsün!
  • چون فرود آیی ببینی رایگان ** یک جهان پر گل‌رخان و دایگان
  • Kötü karının, kocasına o görünen kötü hayaller, armut ağacının üstünden adamın gözüne öyle görünür.. aşağıya in de hayaller gitsin demesi. Birisi, o adamın gördüğü hayal değildi ki derse şu cevabı veririz: Bu misaldir, mesel değil. Misalin bu kadar oluşu da kâfi. Eğer armut ağacına çıkmasaydı ister hayal olsun, ister hakikat gördüklerini görmeyecekti ya!
  • حکایت آن زن پلیدکار کی شوهر را گفت کی آن خیالات از سر امرودبن می‌نماید ترا کی چنینها نماید چشم آدمی را سر آن امرودبن از سر امرودبن فرود آی تا آن خیالها برود و اگر کسی گوید کی آنچ آن مرد می‌دید خیال نبود و جواب این مثالیست نه مثل در مثال همین قدر بس بود کی اگر بر سر امرودبن نرفتی هرگز آنها ندیدی خواه خیال خواه حقیقت
  • Bir kadın oynaşı ile aptal kocasının gözü önünde sevişip buluşmak istiyordu.
  • آن زنی می‌خواست تا با مول خود ** بر زند در پیش شوی گول خود
  • Kocasına a iyi talihli kişi, ağaca çıkıp meyve toplamak istiyorum dedi. 3545
  • پس به شوهر گفت زن کای نیکبخت ** من برآیم میوه چیدن بر درخت
  • Ağaca çıkınca kocasına baktı ağlamaya başladı.
  • چون برآمد بر درخت آن زن گریست ** چون ز بالا سوی شوهر بنگریست
  • Dedi ki: A merdut ahlâksız... üstündeki lûti kim?
  • گفت شوهر را کای مابون رد ** کیست آن لوطی که بر تو می‌فتد
  • Karı gibi onun altına yatmışsın... meğerse sen ne ibneymişsin!
  • تو به زیر او چو زن بغنوده‌ای ** ای فلان تو خود مخنث بوده‌ای
  • Kocası senin başın döndü galiba... çünkü burada benden başka kimse yok dedi.
  • گفت شوهر نه سرت گویی بگشت ** ورنه اینجا نیست غیر من به دشت
  • Kadın o üstüne binen kalpaklı herif kim, söyle hele diye birkaç kere daha sordu, söylendi. 3550
  • زن مکرر کرد که آن با برطله ** کیست بر پشتت فرو خفته هله
  • Adam,a kadın ağaçtan in; başın döndü; adam akıllı bunadın sen dedi.
  • گفت ای زن هین فرود آ از درخت ** که سرت گشت و خرف گشتی تو سخت
  • Kadın, ağaçtan indi; kocası ağaca çıktı. Kadın da oynaşını göğsüne çekti.
  • چون فرود آمد بر آمد شوهرش ** زن کشید آن مول را اندر برش
  • Kocası bağırdı: A orospu maymun gibi üstüne çıkan o adam kim?
  • گفت شوهر کیست آن ای روسپی ** که به بالای تو آمد چون کپی
  • Kadın burada benden başka kimse yok ki dedi... kendine gel, senin başın döndü galiba, saçmalama.
  • گفت زن نه نیست اینجا غیر من ** هین سرت برگشته شد هرزه متن
  • Adam, bu sözü birkaç kere söylediyse de kadın, "Bu armut ağacından olacak! 3555
  • او مکرر کرد بر زن آن سخن ** گفت زن این هست از امرودبن
  • Ben de armut ağacının üstündeyken öyle şeyler gördüm be hey kaltaban!
  • از سر امرودبن من هم‌چنان ** کژ همی دیدم که تو ای قلتبان
  • Aşağıya inde bak... benden başka kimse yok, bütün bu hayaller armut ağacından!
  • هین فرود آ تا ببینی هیچ نیست ** این همه تخییل از امروبنیست
  • Şaka ve lâtife bir şey belletmeye yarar... onu ciddi gibi dinle; görünüşte lâtife oluşuna kapılma!
  • هزل تعلیمست آن را جد شنو ** تو مشو بر ظاهر هزلش گرو
  • Her ciddi şey, maskaralara göre maskaralık, şakadır... fakat akıllara göre de lâtifeler, ciddidir.
  • هر جدی هزلست پیش هازلان ** هزلها جدست پیش عاقلان
  • Aklı kıt olanlar armut ağacı ararlar... fakat bu armut ağacından o armut ağacına uzun bir yol var! 3560
  • کاهلان امرودبن جویند لیک ** تا بدان امرودبن راهیست نیک
  • Armut ağacından inde yürümeye koyul... senin gözün de kamaşmış yüzün de!
  • نقل کن ز امرودبن که اکنون برو ** گشته‌ای تو خیره‌چشم و خیره‌رو