English    Türkçe    فارسی   

3
1574-1583

  • گفت رو مه تو رهی مه آینت ** دایما در بغض و کینی و عنت
  • “Git, aynan da batsın, sen de bat. Zaten daima bana buğzetmede, daima bana kin gütmede, benimle inat edip durmadasın sen.
  • جامه‌ی خواب مرا زو گستران ** تا بخسپم که سر من شد گران 1575
  • Yatağı yay, yorganı getir… Ben yatayım hele… Başım ağırlaştı” dedi.
  • زن توقف کرد مردش بانگ زد ** کای عدو زوتر ترا این می‌سزد
  • Kadın biraz duraklayınca “Hadi behey düşman senin lâyığın bu laf, durmasana” diye bağırmaya başladı.
  • در جامه‌ی خواب افتادن استاد و نالیدن او از وهم رنجوری
  • Hocanın, vehminden yatağa, yorgana düşmesi ve hastayım diye vehimlenerek inlemeye başlaması
  • جامه خواب آورد و گسترد آن عجوز ** گفت امکان نه و باطن پر ز سوز
  • Kocakarı, yatak yorgan getirip döşedi. “İçi vehim ateşiyle dolu, imkân yok.
  • گر بگویم متهم دارد مرا ** ور نگویم جد شود این ماجرا
  • Bir şey söylesem beni itham edecek. Fakat söylemesem de bu hastalık sahiden hastalık haline gelecek.
  • فال بد رنجور گرداند همی ** آدمی را که نبودستش غمی
  • Kötüye yorma, vehimlenme, insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder.
  • قول پیغامبر قبوله یفرض ** ان تمارضتم لدینا تمرضوا 1580
  • Kabul edilmesi farz olan Peygamber hadisidir bu: Hasta değilken kendinizi hasta gösterirseniz sahiden hastalanırsınız.
  • گر بگویم او خیالی بر زند ** فعل دارد زن که خلوت می‌کند
  • Hasta değilim desem, bu karı yalnız kalmayı istiyor, yapacağı bir iş var.
  • مر مرا از خانه بیرون می‌کند ** بهر فسقی فعل و افسون می‌کند
  • Beni evden atacak, sonra da ne kötülükte bulunacaksa bulunacak diyebilir” dedi.
  • جامه خوابش کرد و استاد اوفتاد ** آه آه و ناله از وی می‌بزاد
  • Hoca, yorganını çekip uzandı, ahlayıp puflamaya, inim inim inlemeye başladı.