English    Türkçe    فارسی   

3
3463-3472

  • این سببها آن اثرها را نماند ** کس نداند چونش جای آن نشاند
  • Bu sebepler, o eserlere benzemez. Fakat Allah, nasıl oldu da bu sebeplerin yerine o eserleri getirdi? Kimse bilmez.
  • این سببها چون به فرمان تو بود ** چار جو هم مر ترا فرمان نمود
  • Bu sebepler, dünyada nasıl senin ihtiyarınla, senin fermanınla meydana geldiyse o dört ırmak da ahrette şüphe yok, senin fermanına tabi olur.
  • هر طرف خواهی روانش می‌کنی ** آن صفت چون بد چنانش می‌کنی 3465
  • Onları ne tarafa dilersen akıtırsın. Sebepleri nasıl tasarruf ettiysen onları da öyle tasarruf edersin.
  • چون منی تو که در فرمان تست ** نسل آن در امر تو آیند چست
  • Menin nasıl sana tabiyse meniden gelen soy sop da derhal senin emrine girer, sana tabi olur.
  • می‌دود بر امر تو فرزند نو ** که منم جزوت که کردی‌اش گرو
  • Oğlum, senin buyruğunla koşar, yürür… Ben senin cüz’ünüm, beni anamın karnında rehin olarak bırakan sendin, der.
  • آن صفت در امر تو بود این جهان ** هم در امر تست آن جوها روان
  • O sıfat, bu âlemde senin emrindeydi. Cennette de o ırmaklar senin emrindedir.
  • آن درختان مر ترا فرمان‌برند ** کان درختان از صفاتت با برند
  • Cennetteki ağaçlar, senin fermanına tabidir, çünkü o ağaçlar, senin sıfatlarından yeşerdi, meyve verdi.
  • چون به امر تست اینجا این صفات ** پس در امر تست آنجا آن جزات 3470
  • Bu sıfatlar, burada nasıl senin emrine tabiyse onlara karşılık olan şeyler de orada senin emrine tabidir.
  • چون ز دستت زخم بر مظلوم رست ** آن درختی گشت ازو زقوم رست
  • Bir mazluma karşı elinden bir zulüm çıktımı o zulüm bir ağaç olur, o ağaçtan zakkum biter.
  • چون ز خشم آتش تو در دلها زدی ** مایه‌ی نار جهنم آمدی
  • Kızgınlıkla gönüllere ateş saldın mı cehennem ateşinin aslı oldun gitti.