English    Türkçe    فارسی   

1
577-586

  • گفت‌‌وگوی ظاهر آمد چون غبار ** مدتی خاموش خو کن هوش دار
  • Zahir dedikodusu toz gibidir. Kulak gibi bir müddet dinlemeyi âdet edin!”
  • مکرر کردن مریدان که خلوت را بشکن
  • Müritlerin, halveti terk et diye tekrar ısrarla yalvarışları
  • جمله گفتند ای حکیم رخنه جو ** این فریب و این جفا با ما مگو
  • Hepsi dediler ki: “Ey bahane arayan hakîm bu cefayı bize reva görme!
  • چار پا را قدر طاقت بار نه ** بر ضعیفان قدر قوت کار نه‌‌
  • Hayvana takati derecesinde yük yüklet. Zayıflara iktidarları nispetinde iş havale et!
  • دانه‌‌ی هر مرغ اندازه‌‌ی وی است ** طعمه‌‌ی هر مرغ انجیری کی است‌‌ 580
  • Her kuşun yiyeceği lokma, kendine göredir. Nasıl olur da her kuş bir inciri (bütün olarak) yutabilir?
  • طفل را گر نان دهی بر جای شیر ** طفل مسکین را از آن نان مرده گیر
  • Çocuğa süt yerine ekmek verirsen zavallı yavruyu o ekmek yüzünden öldü bil!
  • چون که دندانها بر آرد بعد از آن ** هم بخود گردد دلش جویای نان‌‌
  • Ondan sonra dişleri çıkınca kendi kendine onun içi ekmek ister.
  • مرغ پر نارسته چون پران شود ** لقمه‌‌ی هر گربه‌‌ی دران شود
  • Henüz kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkışırsa her yırtıcı kedinin lokması olur.
  • چون بر آرد پر بپرد او به خود ** بی‌‌تکلف بی‌‌صفیر نیک و بد
  • Ama kanatlanınca o kendisinden teklifsizce, iyi ve kötü ıslık olmaksızın uçar.
  • دیو را نطق تو خامش می‌‌کند ** گوش ما را گفت تو هش می‌‌کند 585
  • Senin sözün Şeytan’ı susturur, senin lütuf ve keremin, bizim kulağımıza akıl ve fehim verir.
  • گوش ما هوش است چون گویا تویی ** خشک ما بحر است چون دریا تویی‌‌
  • Söyleyen, sen olunca kulağımız, tamam akıldan ibarettir. Mademki deniz sensin, kurumuz da denizdir!