English    Türkçe    فارسی   

1
984-993

  • مال را کز بهر دین باشی حمول ** نعم مال صالح خواندش رسول‌‌
  • Din yolunda sarf etmek üzere kazandığın mala, Peygamber, “ne güzel mal” demiştir.
  • آب در کشتی هلاک کشتی است ** آب اندر زیر کشتی پشتی است‌‌ 985
  • Suyun gemi içinde olması geminin helâkidir. Gemi altındaki su ise gemiye; geminin yürümesine yardımcıdır.
  • چون که مال و ملک را از دل براند ** ز آن سلیمان خویش جز مسکین نخواند
  • Mal, mülk sevgisini gönülden sürüp çıkardığındandır ki Süleyman, ancak yoksul adını takındı.
  • کوزه‌‌ی سر بسته اندر آب زفت ** از دل پر باد فوق آب رفت‌‌
  • Ağzı kapalı testi, içi hava ile dolu olduğundan derin ve uçsuz bucaksız su üstünde yüzüp gitti.
  • باد درویشی چو در باطن بود ** بر سر آب جهان ساکن بود
  • İşte yoksulluk havası oldukça insan, dünya denizine batmaz, o denizin üstünde durur.
  • گر چه جمله‌‌ی این جهان ملک وی است ** ملک در چشم دل او لا شی است‌‌
  • Bütün bu dünya, onun mülkü olsa bu mülk, gözünde hiçbir şey değildir.
  • پس دهان دل ببند و مهر کن ** پر کنش از باد کبر من لدن‌‌ 990
  • Şu halde kalbini Min Ledün ululuğunun havasıyla doldur, ağzını da bağla, mühürle!
  • جهد حق است و دوا حق است و درد ** منکر اندر نفی جهدش جهد کرد
  • Çalışma da haktır, deva da haktır, dert de hak. Münkir kimse çalışmayı inkârda ısrar eder durur.”
  • مقرر شدن ترجیح جهد بر توکل‌‌
  • Çalışmanın tevekküle tercihi
  • زین نمط بسیار برهان گفت شیر ** کز جواب آن جبریان گشتند سیر
  • Aslan bu yolda birçok deliller getirdi. O Cebrîler, aslanın cevabına kandılar.
  • روبه و آهو و خرگوش و شغال ** جبر را بگذاشتند و قیل و قال‌‌
  • Tilki, geyik, tavşan ve çakal cebre inanışı ve dedikoduyu bıraktılar.