English    Türkçe    فارسی   

2
1055-1064

  • کی کند دل خوش به حیلتهای گش ** آن که بیند حیله‏ی حق بر سرش‏ 1055
  • Allah’ın takdirini, kendi tedbirinden üstün gören kişi, nasıl olur da kendi tedbirleriyle gönlünü avutabilir?
  • او درون دام دامی می‏نهد ** جان تو نه این جهد نه آن جهد
  • Aklına, tedbirine güvense tuzak içinde olduğu halde tuzak kurar, fakat canına andolsun, ne bu kurtulur, ne o!
  • گر بروید ور بریزد صد گیاه ** عاقبت بر روید آن کشته‏ی اله‏
  • Yüzlerce çayır, çimen bitse de, dökülse de sonun da yine Allah’ın ektiği çıkar!
  • کشت نو کارید بر کشت نخست ** این دوم فانی است و آن اول درست‏
  • Ekilmiş ekinin üstüne ekin ekerler ama bu ikincisi fânidir, ilki doğrudur, ilki yerindedir.
  • تخم اول کامل و بگزیده است ** تخم ثانی فاسد و پوسیده است‏
  • İlk ekin kemal bulur, seçilip toplanır. İkinci tohumsa bozulur, çürüyüp gider.
  • افکن این تدبیر خود را پیش دوست ** گر چه تدبیرت هم از تدبیر اوست‏ 1060
  • Sevgilinin huzurunda tedbirini terk et; filvaki tedbiri de onun tedbirinden, onun kaderinden doğmadır ya!
  • کار آن دارد که حق افراشته ست ** آخر آن روید که اول کاشته ست‏
  • Hakk’ın yücelttiği iş, işe yarar. Nihayet biten, ilk ekilendir.
  • هر چه کاری از برای او بکار ** چون اسیر دوستی ای دوستدار
  • Mademki sevgiliye esirsin, ey âşık ektiğini onun için ek!
  • گرد نفس دزد و کار او مپیچ ** هر چه آن نه کار حق هیچ است هیچ‏
  • Hırsız nefsin etrafında dolaşma, onun işine bulaşma. Bir iş, Hakk’ın işi değil mi? Hiçtir hiç!
  • پیش از آن که روز دین پیدا شود ** نزد مالک دزد شب رسوا شود
  • Kıyamet günü gelmeden, gece hırsızı, mal sahibinin yanında rüsvay olmadan bu işten vazgeç.