English    Türkçe    فارسی   

3
1220-1229

  • چون بیامد دید در خرمابنان ** خفته‌ای که بود بیدار جهان 1220
  • Hurmalığa geldikleri zaman bir de baktılar ki hurma fidanlarının dibinde bir uyuyan var, fakat cihanın uyanığı!
  • بهر نازش بسته او دو چشم سر ** عرش و فرشش جمله در زیر نظر
  • Naz ederek baş gözlerini yummuş ama arş da gözlerinin önünde, ferş de!
  • ای بسا بیدارچشم و خفته‌دل ** خود چه بیند دید اهل آب و گل
  • Gözleri açık, fakat gönlü uykuda nice adamlar var… Zaten su ve toprak ehli olanın gözü ne görebilir ki?
  • آنک دل بیدار دارد چشم سر ** گر بخسپد بر گشاید صد بصر
  • Fakat gönlü uyanık olanın baş gözü uyusa bile gönlünde yüzlerce göz açılır.
  • گر تو اهل دل نه‌ای بیدار باش ** طالب دل باش و در پیکار باش
  • Gönül ehli değilsen uyanık ol, uyuma. Bir gönül iste, mücadeleye giriş.
  • ور دلت بیدار شد می‌خسپ خوش ** نیست غایب ناظرت از هفت و شش 1225
  • Gönlün uyandı mı güzelce uyu. Gayri gözünden ne yedi kat gök kaybolur, ne altı cihet!
  • گفت پیغامبر که خسپد چشم من ** لیک کی خسپد دلم اندر وسن
  • Peygamber, “Gözüm uyur ama kalbim nasıl uyur, buna imkân mı var?” dedi.
  • شاه بیدارست حارس خفته گیر ** جان فدای خفتگان دل‌بصیر
  • Bekçi farz et ki uyumuş fakat padişah uyanık ya. Gönül gözleri açık olduğu halde uyuyanlara can feda!
  • وصف بیداری دل ای معنوی ** در نگنجد در هزاران مثنوی
  • Ey manevi er, gönül uyanıklığını anlatmaya kalkışsam binlerce Mesnevi’ye sığmaz.
  • چون بدیدندش که خفتست او دراز ** بهر دزدی عصا کردند ساز
  • Sihirbazlar, Musa’yı sırt üstü yatmış görünce asayı çalmaya kalkıştılar.