English    Türkçe    فارسی   

3
2720-2729

  • تو بگویی آفتابا کو گواه ** گویدت ای کور از حق دیده خواه 2720
  • Dese, sen de, “A güneş, şahidin nerede?” desen güneş “Kör herif, Allah’tan kendine göz iste!
  • روز روشن هر که او جوید چراغ ** عین جستن کوریش دارد بلاغ
  • Apaydın gündüz vakti birisi mum arasa onun bu araması körlüğüne tam bir delildir.
  • ور نمی‌بینی گمانی برده‌ای ** که صباحست و تو اندر پرده‌ای
  • Bari görmüyorsan, gündüz olduğundan şüphen varsa, daha sabah olmadı sanıyorsan,
  • کوری خود را مکن زین گفت فاش ** خامش و در انتظار فضل باش
  • Sus, bir şey söyleme de kör olduğunu meydana vurma, Allah ihsanını bekle!” der.
  • در میان روز گفتن روز کو ** خویش رسوا کردنست ای روزجو
  • Gündüzün “Gündüz nerede” demek kendi kendini rezil etmektir a gündüz arayan!
  • صبر و خاموشی جذوب رحمتست ** وین نشان جستن نشان علتست 2725
  • Sabır ve sükût, Allah rahmetine sebep olur. Bu araştırmaysa hastalık nişanesidir.
  • انصتوا بپذیر تا بر جان تو ** آید از جانان جزای انصتوا
  • “Susun, dinleyin” emrini canla, başla kabul et de sevgilinin mükâfatına eriş, rahmetine nail ol.
  • گر نخواهی نکس پیش این طبیب ** بر زمین زن زر و سر را ای لبیب
  • Ey terbiyeli, edepli kişi, illetinin yeniden tazelenmesini istemiyorsan bu doktorun önünde paranı da çıkar, yere koy; başını da secdeye indir.
  • گفت افزون را تو بفروش و بخر ** بذل جان و بذل جاه و بذل زر
  • Fazla sözü sat da can, mevki ve para pul bağışlamayı satın al.
  • تا ثنای تو بگوید فضل هو ** که حسد آرد فلک بر جاه تو
  • Bu suretle de Allah seni övsün, rütbene gök bile haset etsin.