English    Türkçe    فارسی   

5
2452-2461

  • تا کف دریا نیاید سوی خاک  ** که اصل او آمد بود در اصطکاک 
  • Denizin köpüğü, aslı olan toprağa gelmedikçe çalkanır durur.
  • خاکی است آن کف غریبست اندر آب  ** در غریبی چاره نبود ز اضطراب 
  • O köpük, toprağa aittir, denizde gariptir. Gariplikte de ıstırap çekmesinden başka bir çaresi yoktur.
  • چونک چشمش باز شد و آن نقش خواند  ** دیو را بر وی دگر دستی نماند 
  • Bir adamın gözü açıldı da o nakşı okudu mu artık Şeytan, bir daha ona el atamaz.
  • گرچه با روباه خر اسرار گفت  ** سرسری گفت و مقلدوار گفت  2455
  • Eşek, tilkiye sırlar söyledi ama serserice söyledi, mukallitçe söyledi.
  • آب را بستود و او تایق نبود  ** رخ درید و جامه او عاشق نبود 
  • Suyu övdü, fakat iştiyakı yoktu. Yüzünü, elbisesini yırttı, fakat âşık değildi.
  • از منافق عذر رد آمد نه خوب  ** زانک در لب بود آن نه در قلوب 
  • Münafıkın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür, dudağındadır, kalbinde değil.
  • بوی سیبش هست جزو سیب نیست  ** بو درو جز از پی آسیب نیست 
  • Elma kokusuna sahiptir ama elmaya değil. O koku, onda ancak zarar vermek için vardır.
  • حمله‌ی زن در میان کارزار  ** نشکند صف بلک گردد کارزار 
  • Bütün kadınlar, savaşta saf yarmazlar, feryat ve figan ederler.
  • گرچه می‌بینی چو شیر اندر صفش  ** تیغ بگرفته همی‌لرزد کفش  2460
  • Onu saf içinde aslan gibi görürsün, eline kılıcını almıştır ama eli titrer durur.
  • وای آنک عقل او ماده بود  ** نفس زشتش نر و آماده بود 
  • Vay aklı dişi, kötü ve çirkin nefsi erkek ve atılmaya hazır olana!