English    Türkçe    فارسی   

5
3237-3246

  • آن زنان چون عقلها درباختند  ** بر رواق عشق یوسف تاختند 
  • O kadındır, akıllarıyle oynadılar da Yusuf'un aşk sayvanına sıçradılar.
  • عقلشان یک‌دم ستد ساقی عمر  ** سیر گشتند از خرد باقی مرد 
  • Ömür sakisi, bir an onların akıllarını aldı, ömürlerinin sonuna kadar akla doydular, adını bile anmadılar.
  • اصل صد یوسف جمال ذوالجلال  ** ای کم از زن شو فدای آن جمال 
  • Ululuk ıssı Tanrı'nın güzelliğiyse yüzlerce Yusuf güzelliğinin de aslıdır. Ey kadından aşağı adam, o güzelliğe feda ol.
  • عشق برد بحث را ای جان و بس  ** کو ز گفت و گو شود فریاد رس  3240
  • Ey can, bahsi ancak akıl keser. Nerde insanı dedikodudan kurtarıp feryada yetişen biri?
  • حیرتی آید ز عشق آن نطق را  ** زهره نبود که کند او ماجرا 
  • O söze aşk yüzünden bir hayrettir gelir, macerayı nakletmeye takati kalmaz.
  • که بترسد گر جوابی وا دهد  ** گوهری از لنج او بیرون فتد 
  • Çünkü bir cevap verirse içindeki incinin düşeceğinden korkar.
  • لب ببندد سخت او از خیر و شر  ** تا نباید کز دهان افتد گهر 
  • O, hayırdan da adamakıllı dudağını yummuştur,, serden de. Ağzından incinin düşeceğinden ürker.
  • هم‌چنانک گفت آن یار رسول  ** چون نبی بر خواندی بر ما فصول 
  • Nitekim Peygamber'in dostu da demiştir ki: Peygamber, bize bir şeyden haber verdi, bir şey söyledi mi..
  • آن رسول مجتبی وقت نثار  ** خواستی از ما حضور و صد وقار  3245
  • O seçilmiş Peygamber, bu incileri saçtığı sırada bizden yüzlerce huzur, yüzlerce vekar isterdi.
  • آنچنان که بر سرت مرغی بود  ** کز فواتش جان تو لرزان شود 
  • Hani başında bir kuş olur da uçmasın diye canin titrer.